brakrlar. Fakat, günler geçtikten sonra aynen Üstadm-
zn ikaz etti¤i fleyle karfllaflr, aklmz baflmza gelirdi.
Üstadmzla da¤a gitti¤imiz zaman, daha flehre dönme
zaman gelmeden, birden Üstadmz kalkarlar, bize de
emrederlerdi. Hikmetini sormak istedi¤imizde, Acele
gidelim, Risale-i Nur hizmeti için bizi bekliyorlar. Haki-
katen, flehre avdetimizde, mutlaka mühim bir Risale-i
Nur flakirdi bizi bekliyor bulur veya birkaç defa gelip git-
ti¤ini komflular haber verirlerdi.
Yine bir gün, Mevlâna Halid (k.s.) Hazretlerinin Küçük
Aflk namnda bir talebesinin neslinden mübarek bir ha-
nm,
(HAfiYE)
yannda çok senelerden beri muhafaza etti¤i
Mevlâna Hazretlerinin cübbesini, Ramazan- fierifte te-
berrüken Üstadmzn yannda kalsn diye Feyzi ile gön-
derir. Üstadmz hemen Emin kardeflimize ykamak için
emrederek, Cenab- Hakka flükretmeye bafllar. Feyzinin
hatrna, Bu hanm, benim ile yirmi gün için gönderdi.
Üstadm neden sahip çkyor? diye hayretler içinde ka-
lr. Sonra o hanm görür, o hanm Feyziye der ki: Üs-
tat hediyeleri kabul etmedi¤inden, bu suretle belki kabul
eder, diye öyle söylemifltim. Fakat emanet onundur, ca-
nmz dahi feda olsun der, o kardeflimizi hayretten kur-
tarr.
Evet, Mübarek Üstadmzn o cübbeyi kabulü, Mevlâ-
na Halidden sonra vazife-i teceddüd-i dinin kendilerine
intikaline bir alâmet telâkki etmesindendir, derler.
TARHÇE- HAYATI
| 507
K
ASTAMONU
H
AYATI
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flükür:
görülen bir iyili¤e karfllk
hoflnutluk, memnunluk ve min-
nettarlk ifade etme, teflekkür.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
teberrüken:
mübarek görerek,
u¤ur sayarak.
telâkki:
kabul etme, alma.
vazife-i teceddüt-i din:
dini yeni-
leme vazifesi, dini aslna uygun
flekilde asrn flartlarna göre yeni-
leme görevi, tecedüd vazifesi.
HAfiYE:
O hanm Asiyedir.
acele:
çabuk, çabukluk.
alâmet:
iz, belirti, iflaret, ni-
flan.
avdet:
geri gelme, dönme,
dönüfl, rücu.
aynen:
bir fleyin asl veya
kendisi olarak, tpk tpksna,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
Cenab- Hak:
Allah.
cübbe:
üste giyilen bol ve
uzun elbise.
emanet:
emniyet edilen kim-
seye braklan fley, eflya veya
kimse.
fedâ:
kurban, kurban olma.
hakikaten:
do¤rusu, gerçek-
ten.
hafliye:
dipnot.
hatr:
zihin, fikir, hafza.
hayret:
flaflknlk.
hazret:
sayg, ululama, yü-
celtme, övme maksadyla
kullanlan tabir.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i
gizli sebep.
ikaz:
dikkat çekme, uyarma,
uyandrma.
intikal:
geçme, miras olarak
kalma.
muhafaza:
koruma, saklama,
hfzetme.
mutlaka:
ne olursa olsun, ke-
sin, muhakkak.
mübarek:
hayrl, mutlu, kut-
lu, u¤urlu.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nam:
ad, isim.
nesil:
kuflak, nesil.
Ramazan- fierif:
mübarek,
flerefli Ramazan ay.
suret:
biçim, flekil.