eder ki, bütün hayvanat›n teneffüsüne ve yaflamas›na ve
nebatat›n telkihine ve büyümesine ve hayat›na lüzumlu
maddelerin yetifltirilmesine ve bulutlar›n sevk ve idaresi-
ne ve ateflsiz sefinelerin seyir ve seyahatine ve bilhassa
seslerin ve bilhassa telsiz telefon ve telgraf ve radyo ile
konuflmalar›n isaline ve bu hizmetler gibi umumî ve kül-
lî hizmetlerden baflka, azot ve müvellidülhumuza (oksi-
jen) gibi iki basit maddeden ibaret olan havan›n zerreleri
birbirinin misli iken zemin yüzünde yüz binler tarzda bu-
lunan Rabbanî sanatlarda kemal-i intizam ile bir dest-i
hikmet taraf›ndan çal›flt›r›l›yor görüyorum.
Demek,
1
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
hp
AÉn
ªs
°ùdG n
ør
«n
H p
ôs
în
°ùo
ªr
dG p
ÜÉn
ës
°ùdGn
h p
ìÉn
ju
ôdG p
?jp
ôr
°ün
Jn
h
ayetinin tasrihiyle, rüzgâr›n tasrifiyle hadsiz Rabbanî hiz-
metlerde istimal ve bulutlar›n teshiriyle, hadsiz Rahmanî
ifllerde istihdam ve havay› o surette icat eden, ancak Va-
cibü’l-Vücud ve Kadir-i Külli fiey ve âlim-i Külli fiey ve bir
Rabb-i Zülcelâl-i ve’l-‹kramd›r der, hükmeder.
Sonra ya¤mura bakar, görür ki: Ya¤murun taneleri sa-
y›s›nca menfaatler ve katreleri adedince Rahmanî cilve-
ler ve reflhalar› miktar›nca hikmetler içinde bulunuyor.
Hem o flirin ve lâtif ve mübarek katreler o kadar munta-
zam ve güzel halk ediliyor ki, hususan yaz mevsiminde
gelen dolu o kadar mizan ve intizamla gönderiliyor ve
iniyor ki, f›rt›nalarla çalkanan ve büyük fleyleri çarp›flt›-
ran fliddetli rüzgârlar, onlar›n muvazene ve intizamlar›n›
bozmuyor; katreleri birbirine çarp›p, birlefltirip zararl›
âlim-i Külli fiey:
her fleyi bilen ve
her fley ilmî dahilinde olan Allah.
bilhassa:
her fleyden önce, baflta,
hele, en çok, hususen, hususî ola-
rak, özellikle, mahsus.
cereyan:
olma, meydana gelme.
cilve:
güzel ve hofl bir biçimde
görünme.
dest-i hikmet:
hikmet eli, her fle-
yi hikmetle yapan el.
emr-i Rabbanî:
Allah'›n emri.
hadsiz:
s›n›rs›z.
halk:
yaratma, yarat›fl.
hayvânât:
hayvanlar.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hüküm:
karar verme.
ibaret:
meydana gelen, oluflan,
müteflekkil.
icat:
vücuda getirme, getirilme,
yoktan var etme, ibda.
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
îsâl:
ulaflt›rma, vard›rma, yetifltir-
me, erifltirme.
istihdam:
bir hizmette kullanma,
hizmete alma, hizmet ettirme, bir
iflte çal›flt›rma, çal›flt›rma.
istimâl:
kullanma.
itaat:
boyun e¤me, uyma, dinle-
me, al›nan emre göre hareket et-
me.
Kadîr-i Küll-i fiey:
her fleye gücü
yeten sonsuz kudret sahibi, Allah.
katre:
damla.
kemal-i intizam:
intizam›n mü-
kemmel oluflu, tam ve eksiksiz
düzen.
kudret:
Allah'›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
küllî:
külle ilgili, bütüne ait, umu-
mî, bütün, hepsi.
lâtif:
yumuflak, hofl, güzel, nazik,
narin.
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ihtiyaç
karfl›l›¤› olan fley.
misl:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
mizan:
ölçü.
muntazam:
düzenli ve düzgün
bir biçimde.
mübarek:
feyizli, bereketli.
nebatat:
bitkiler.
Rabbanî:
Rab olan, bütün kâinat›
e¤iten Allah'a ait.
Rabb-i Zülcelâl'i ve'l-ikram:
bü-
yüklük ve ikram sahibi olan Rab,
Allah.
Rahmanî:
rahman olan Allah'a
ait, Rahmana mensup, Rahman
ile ilgili.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›.
1.
Rüzgarlar› sevk etmesinde ve gökle yer aras›nda Allah'›n emrine boyun e¤mifl bulutlarda,
[akl›n› kullanan bir topluluk için Allah'›n varl›k ve birli¤ine, kudret ve rahmetine iflaret eden
nice deliller vard›r.] (Bakara Suresi: 164.)
520 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
reflha:
s›z›nt›, damla.
sefine:
gemi, vapur.
sevk:
önüne kat›p sürme,
öne, ileri sürme, gönderme.
seyir:
yürüyüfl, ilerleyifl.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tarz:
biçim, flekil, suret.
tasrif:
istedi¤i flekilde idare
etme.
tasrih:
aç›k aç›k söyleme,
aç›ktan a盤a bildirme, aç›kça
anlatma.
telkih:
difli meyveye erkek
meyvenin tozunu afl›lama,
döllendirme.
teneffüs:
nefes alma, soluk-
lanma, solunum.
teshir:
emri alt›na alma, em-
rine itaat ettirme, boyun e¤-
dirme.
umumî:
umuma ait, umumla
ilgili.
Vacibü'l-Vücut:
varl›¤› zarurî
ve zatî olan.
zemin:
yer.
zerre:
maddenin en küçük
parças›, molekül, atom.