RSALE- NUR'UN KÜÇÜK VE MASUM fiÂKRTLER
Aziz sddk kardefllerim;
Risale-i Nurun küçük ve masum flakirtlerinden elli-alt-
mfl talebenin yazdklar nüshalar bize de gönderilmifl.
Biz de, o parçalar üç cilt içinde cem ettik. Hem o ma-
sum flakirtlerin bazlarn, isimleriyle kaydettik. Meselâ:
Ömer, on befl yaflnda; Bekir, dokuz yaflnda; Hüseyin,
on bir yaflnda; Hafz Nebi, on dört yaflnda; Mustafa, on
dört yaflnda; Mustafa, on üç yaflnda; Ahmed Zeki, on
üç yaflnda; Ali, on iki yaflnda; Hafz Ahmed, on iki ya-
flnda... Bu yaflta daha çok çocuklar var, uzun olmasn di-
ye yazlmad. flte bu masum çocuklarn, Risale-i Nurdan
aldklar derslerinin ve yazdklarnn bir ksmn bize gön-
dermifller. Biz de onlarn isimlerini bir cetvelde derç et-
tik. Bunlarn, bu zamanda, bu ciddî çalflmalar gösteri-
yor ki; Risale-i Nurda öyle manevî bir zevk ve cazibedar
bir nur var ki, mekteplerdeki çocuklar okumaya flevkle
sevk etmek için icat ettikleri her nevi e¤lence ve teflvik-
lere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, bir flevk Risale-i
Nur veriyor ki, çocuklar böyle hareket ediyorlar. Hem bu
hâl gösteriyor ki, Risale-i Nur köklefliyor. nflaallah daha
hiçbir fley onu koparamayacak. Ensal-i atiyede devam
edecek.
Aynen bu masum küçük flakirtler gibi, Risale-i Nurun
cazibedar dairesine giren ümmî ihtiyarlarn dahi, krk-el-
li yaflndan sonra Risale-i Nurun hatr için yazya baflla-
yp yazdklar krk-elli parçay, iki-üç mecmua içinde
TARHÇE- HAYATI
| 493
K
ASTAMONU
H
AYATI
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk, zi-
ya, flk, flule.
nüsha:
bir kitaptan veya yazl bir
fleyden çkarlan suret.
sevk:
yönlendirme.
sddk:
çok do¤ru, çok dürüst.
sürur:
mutluluk, sevinç, nefle.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flevk:
fliddetli arzu, aflr istek ve
heves.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
ümmî:
okuma yazmas olmayan,
okumamfl.
zevk:
tatma, tat, lezzet, haz.
aynen:
bir fleyin asl veya
kendisi olarak, tpk tpksna,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
aziz:
muhterem, saygn, sev-
gili, de¤erli.
cazibedar:
çekici, cazibeli,
alml, cezp edici.
cem:
toplama, toplanma, bir
yere getirme, biriktirme, y¤-
ma.
cetvel:
çizelge, liste.
ciddî:
mühim, önemli.
derc:
toplama, biriktirme.
ensal-i atiye:
gelecek kuflak-
lar, müstakbel nesiller.
galebe:
galip gelme, yenme,
üstünlük.
icat:
yeni bir fley ortaya koy-
ma, yeniden bir fley çkarma,
bulufl.
ihtiyar:
yafllanmfl kimse,
yafll.
inflaallah:
Allah izin verirse.
kayd:
yazya geçirme, deftere
yazma.
lezzet:
her hangi bir fley kar-
flsnda duyulan zevk, haz,
keyf.
manevî:
madde dfl olan,
maddî olmayan, manaya ait.
masum:
suçsuz, kabahatsiz,
günahsz.
mecmua:
çeflitli kiflilere ait
veya çeflitli konularla ilgili ya-
z veya fliirlerin toplanmasn-
dan meydana gelen kitap.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim
kuruluflu, ilim ve irfan ö¤reni-
len yer, okul.
meselâ:
misal olarak, flunun
gibi, söz gelifli, faraza.
nevi:
tür, çeflit.