çam çekirde¤inden da¤ gibi çam a¤acn halk eylemek
azamet ve kudret-i lâhiyeye delil oldu¤unu düflünse,
elbette bizim gibi acz-i mutlak, fakr- mutlakta ihtiyac-
fledit zamannda böyle bir eserin zuhuru, Vüsat-i rah-
met-i lâhiyeye delildir demeye mecbur olur.
Ben, sizi ve muterizleri, Risale-i Nurun flerefi ve hay-
siyetiyle temin ediyorum ki, bu iflaretler ve evliyann ima-
l haberleri, remizleri beni daima flükre ve hamde ve ku-
surlarmdan isti¤fara sevk etmifl. Hiçbir dakika, nefs-i
emmareye medar- fahr ve gurur olacak bir enaniyet ve
benlik vermedi¤ini, size bu yirmi senelik hayatmn göz
önünde ki tereflfluhatyla ispat ediyorum.
Evet, bu hakikatle beraber; insan kusurlardan, nisyan-
dan, sehivden hâlî de¤il. Benim bilmedi¤im çok kusurla-
rm var. Belki de fikrim karflmfl, risalede hatalar da ol-
mufl...
Bu zamanda, gayet kuvvetli ve hakikatli milyonlar fe-
dakârlar bulunan meflrepler, meslekler bu dehfletli dalâ-
let hücumuna karfl zahiren ma¤lûbiyete düfltükleri
hâlde, benim gibi yarm ümmî ve kimsesiz, mütemadi-
yen tarassut altnda, karakol karflsnda ve müthifl, müte-
addit cihetlerle aleyhimde propagandalar ve herkesi ten-
fir etmek vaziyetinde bulunan bir bîçare o mesleklerden
daha ileri, kuvvetli dayanan Risale-i Nura sahip de¤ildir.
O eser, onun hüneri olamaz ve onunla iftihar edemez.
TARHÇE- HAYATI
| 475
K
ASTAMONU
H
AYATI
ima:
iflaret.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
isti¤far:
tevbe etme, Allahtan
günahlarnn ba¤fllanmasn iste-
me.
karakol:
asayifl ve güvenli¤i sa¤-
lamakla görevli gezici kuvvet, kol,
devriye.
kudret-i lâhiye:
Allahn kudreti,
Allahn kudretiyle yapt¤ ifller, fi-
iller, tasarruflar.
kusur:
eksiklik, noksan.
ma¤lûbiyet:
yenilgi, yenilme.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla bir
ifle giriflmifl, bir ifli yapmak zorun-
da kalmfl.
medar- fahr:
övünme sebebi.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
meflrep:
gidifl, hareket tarz, tavr,
tutum, meslek.
muteriz:
itiraz eden, karfl çkan,
itirazc.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devaml.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
dehfletli, korkunç.
nefs-i emmare:
insana kötü ve
günah ifllerin yaplmasn emre-
den nefis.
nisyan:
unutma, unutufl, akla
gelmeme.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalarna tant-
mak, benimsetmek amacn gü-
den ve çeflitli vastalarla yaplan
faaliyet.
remiz:
iflaret; istedi¤ini iflaretle
ifade etme, ima.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sahip:
bir fley yapan, meydana
getiren, üreten.
sehiv:
yanlma.
sevk:
yöneltme.
fleref:
onur, haysiyet.
flükür:
Allahn nimetlerine karfl
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah hamd
etme.
tarassut:
gözetme, göz altnda
tutma.
temin:
sa¤lamlafltrma, sa¤lama.
tenfir:
nefret ettirme, i¤rendirme,
tiksindirme.
tereflfluhat:
damlamalar, sznt-
lar.
ümmî:
okuma yazmas olmayan,
okumamfl.
vaziyet:
durum.
Vüsat-i rahmet-i lâhiye:
Ce-
nab- Hakkn rahmet ve merha-
metinin geniflli¤i, büyüklü¤ü.
zahiren:
görünüflte.
zuhur:
görünme, belli olma, orta-
ya çkma.
acz-i mutlak:
mutlak zayflk,
güçsüzlük.
aleyh:
karfl, karflt.
azamet:
büyüklük.
bîçare:
çaresiz, zavall, flaflkn.
cihet:
yön.
daima:
her vakit, sürekli, her
zaman.
dalâlet:
iman ve slamiyetten
ayrlmak, azmak.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davay ispata yara-
yan fley, burhan.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
eser:
baslma kitap.
evliya:
velîler, Allah dostlar.
fakr-i mutlak:
sonsuz fakirlik,
tam muhtaçlk, mutlak çare-
sizlik, yoksulluk.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
gayet:
son derece.
gurur:
kendini yüksek ve de-
¤erli tutma hissi.
hakikat:
gerçek, esas.
hâlde:
durumda.
hâlî:
bofl, meflguliyetsiz, çal-
fllmayan.
halk:
topluluk, insan toplulu-
¤u, insanlar.
hamd:
Allaha karfl flükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hücum:
saldrma.
hüner:
marifet, bilgililik, usta-
lk, maharet.
iftihar:
gurur, övünme.
ihtiyac- fledit:
çok fliddetli
ihtiyaç, fliddetli muhtaç olufl.