Tarihçe-i Hayat - page 469

1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Ey kardefllerim!
Sizler biliyorsunuz ki:
Bizim mesle¤imizde, benlik,
enaniyet, flan ve fleref perdesi alt›nda makam sahibi ol-
maktan, öldürücü zehir gibi ondan kaç›yoruz, onu ihsas
eden hâlâttan fliddetle içtinap ediyoruz.
Elbette burada,
alt› yedi sene gözünüzle ve yirmi seneden beri tahkikat›-
n›zla anlam›fls›n›z ki, ben flahs›ma karfl› hürmet ve ma-
kam vermek istemiyorum. Sizleri o noktada fliddetle tek-
dir etmiflim. Bana haddimden fazla mevki vermeyiniz di-
ye, size dar›l›yorum. Yaln›z Kur’ân-› Hakîmin bu zaman-
da bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur hesab›na,
ve ben de onun bir flakirdi olmak haysiyetiyle, ona karfl›
tasdikkârane teslimi ve irtibat› flakirâne kabul ediyorum.
‹flte, bu derece enaniyetten ve benlikten ve flan ve fleref
nam› alt›ndaki riyakârl›ktan kaçmay› düstur-i hareket itti-
haz eden adamlara karfl›, ehl-i hükûmetin, ehl-i idare ve
zab›tan›n evhama düflmeleri ne kadar manas›z ve lüzum-
suz oldu¤unu divaneler de anlar.
Said Nursî
„@ò
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Bugünlerde, Kur’ân-› Hakîmin nazar›nda imandan
sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esas-
lar›n› düflündüm.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 469
K
ASTAMONU
H
AYATI
makam:
yer, mevki.
mana:
efl, benzer.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
mevki:
yer, makam.
mu’cize-i manevîye:
manevî
mucize.
nam:
ad.
nazar:
bak›fl.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
riyakârl›k:
.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst, hakk›
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
flakirâne:
flükrederek, flükreder-
cesine.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flan:
flöhret, ün.
fleref:
onur, haysiyet.
fliddet:
sertlik, kat›l›k; fazlal›k,
çokluk.
tahkikat:
araflt›rmalar, sorufltur-
malar.
takva:
Allah’tan korkma, Allah
korkusuyla dinin yasak etti¤i fley-
lerden kaç›nma, Allah’›n emirleri-
ni tutup azab›ndan korunma, Al-
lah’›n yasaklar›ndan kaç›nmada
azamî titizlik gösterme.
tasdikkârane:
.
tekdir:
azarlama.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
amel-i salih:
Allah r›zas›na
uygun hay›rl› ifl, dine uygun
hareket, davran›fl.
Aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
derece:
mertebe, kademe.
divane:
deli, akl› bafl›nda ol-
mayan, budala, al›k.
düstur-i hareket:
hareket
kaidesi, davran›fl prensibi.
ehl-i hükûmet:
.
ehl-i idare:
idare edenler,
devleti yönetenler.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
esas:
temel.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
had:
s›n›r.
hâlât:
hâller, durumlar, vazi-
yetler.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hürmet:
sayg›.
içtinap:
çekinme, sak›nma,
uzak durma.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
iman:
inanç, itikat.
irtibat:
ba¤lant›, münasebet.
ittihaz:
kabul etme, sayma,
tutma, addetme.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
lüzum:
ihtiyaç, gereklik.
1.
Allah'›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
1...,459,460,461,462,463,464,465,466,467,468 470,471,472,473,474,475,476,477,478,479,...1390
Powered by FlippingBook