‹kincisi
, hususî rububiyetidir ve has iltifat ve imdad-›
Rahmanîsidir ki, umumî kanunlar›n tazyikat› alt›nda ta-
hammül edemeyen fertlerin imdad›na Rahmanü’r-Ra-
hîm isimleri imdada yetiflirler, hususî bir surette muave-
net ederler, o tazyikattan kurtar›rlar. Onun için, her zî-
hayat, hususan insan, her anda Ondan istimdat eder ve
medet alabilir. ‹flte bu hususî rububiyetindeki ihsanat›,
ehl-i gaflete karfl› da tesadüf alt›na gizlenmez ve tabiata
havale edilmez.
‹flte bu s›rra binaendir ki, ‹’caz-› Kur’ân ve ‹’caz-› Ah-
mediyedeki iflarat-› gaybiyeyi, hususî bir iflaret telâkki ve
itikat etmifliz. Ve bir imdad-› hususî ve muannitlere kar-
fl› kendini gösterecek bir inayet-i hassa oldu¤unu yakin
ettik ve s›rf lillâh için ilân ettik. Kusur etmiflsek Allah af-
fetsin. Âmin.
1
Én
`f r
CÉn
£r
Nn
G r
hn
G BÉ n
æ«°/
ùn
f r
¿p
G B É n
fr
òp
NGn
D
ƒo
J n
’ Én
æs
Hn
Q
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlam›nda duan›n so-
nunda söylenir.
binaen:
den dolay›, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yap›larak, bu se-
bepten.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald›¤›ndan
dolay› ahiretin fark›nda olmayan.
fert:
flah›s, kifli.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine b›rakma, üstüne b›rakma,
›smarlama.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hususî:
bir fleye, bir kifliye, bir ye-
re has olan, herkese âid olmayan,
özel.
ihsanat:
ihsanlar, iyilikler, ba¤›fl-
lar, yard›mlar, nimetler, lütuflar.
ilân:
meydana ç›karma, belli et-
me, yayma, duyurma, bildirme.
iltifat:
güler yüzle muamele, na-
zik davranma, gönlü hofl etme,
teveccüh etme, iyilik etme.
imdad-› hususî:
hususî, özel yar-
d›m.
imdad-› Rahmanî:
Cenab-› Hak-
k›n Rahman ismiyle mahlûkat›n›n
hiç birisini hariç b›rakmayarak,
her birisine yapm›fl oldu¤u lütuf-
lar, yard›mlar, korumalar.
imdat:
yard›m, yard›ma yetiflme,
zor durumda kalana yap›lan yar-
d›m.
inayet-i hassa:
Özel yard›m, özel
himaye, hususî lütuf; Cenab-›
Hakk›n sevdi¤i kullar›na yapm›fl
oldu¤u hususî himayesi ve yard›-
m›.
istimdat:
aman dileme, merha-
met ve yard›m›na s›¤›nma.
iflaret-i gaybiye:
gaypla ilgili ifla-
ret; Hz. Peygamber, müçtehit
imamlar taraf›ndan gayba ait ve-
rilen haberler, iflaret yolu ile yap›-
lan aç›klamalar.
itikat:
bir inanca, bir fikre ba¤lan-
ma, inanma.
kusur:
suç, kabahat.
medet:
inayet, yard›m, imdat,
nusret.
muannit:
inatç›, ayak dire-
yen.
muavenet:
yard›m, yard›m
etme, yard›mc›l›k, teâvün.
Rab:
besleyen, yetifltiren,
verdi¤i nimetlerle mahlûkat›
›slah ve terbiye eden Allah.
Rahmanürrahim:
çok flefkat-
li, çok merhametli olan Allah.
rububiyet:
Rabl›k, ilâhl›k.
s›rf:
ancak, sadece, yaln›z,
salt.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k,
k›yafet.
tahammül:
zora dayanma,
sabretme, sab›r gösterme.
tazyikat:
tazyikler, bask›lar,
zorlamalar, s›k›flt›rmalar.
telâkki:
kabul etme, alma.
tesadüf:
bir fleyin kendili¤in-
den meydana gelmesi.
umumî:
umuma ait, umumla
ilgili, herkesle alâkal›, herkese
ait.
yakîn:
kesin bilme, flüpheden
s›yr›larak bilme, son derece
emin olarak bilme, do¤ru ve
kuvvetle bilme.
zîhayat:
hayat sahibi.
1.
Ey Rabbimiz, unutarak veya yan›larak bir kusur ifllersek, bizi onunla hesaba çekme. (Baka-
ra Suresi: 286.)
324 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
B
ARLA
H
AYATI