ihtiyac›ma merhameten, hizmet-i Kur
’
ân
’
a ait yaz›lar›-
ma ihsan etti.
Felillâhilhamd, s›rr-› temsil dürbünüyle, en uzak haki-
katler gayet yak›n gösterildi. Hem, s›rr-› temsil cihetül-
vahdetiyle, en da¤›n›k meseleler toplatt›r›ld›. Hem, s›rr-›
temsil merdiveniyle, en yüksek hakaika kolayl›kla yetifl-
tirildi. Hem, s›rr-› temsil penceresiyle, hakaik-› gaybiye-
ye, esasat-› ‹slâmiyeye fluhuda yak›n bir yakin-i imaniye
hâs›l oldu. Ak›lla beraber vehim ve hayal, hatta nefis ve
heva teslime mecbur oldu¤u gibi, fleytan dahi teslim-i si-
lâha mecbur oldu.
Elhâs›l, yaz›lar›mda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa,
ancak temsilât-› Kur
’
âniyenin lemaat›ndand›r. Benim
hissem, yaln›z fliddet-i ihtiyac›mla taleptir ve gayet ac-
zimle tazarruumdur. Dert benimdir, deva Kur
’
ân
’
›nd›r.
®
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 319
B
ARLA
H
AYATI
merhameten:
ac›yarak, merha-
met ederek.
mesele:
ehemmiyetli, önemli ifl.
nefis:
kötü vas›flar›, nitelikleri
kendisinde toplayan, kötülü¤e
sevk eden, flehevî istekleri kam-
ç›lay›p hay›rl› ifllerden al›koyan
güç.
s›rr-› temsil:
temsil s›rr›, benzet-
menin, örnek vermenin ard›ndaki
gaye.
fliddet-i ihtiyaç:
ihtiyac›n, muh-
taç olman›n fliddeti, ihtiyac›n çok
fazla olmas›.
fluhut:
gözle görme, müflahede.
talep:
isteme, dileme, istek, arzu.
tazarru:
yalvarma, Allah’a huflû
içinde yalvarma.
temsilât-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n
verdi¤i temsiller, misaller.
tesir:
etki.
teslim:
karfl›s›ndakinin hükmü al-
t›na girme, boyun e¤me, r›za gös-
terme.
teslim-i silâh:
silâh b›rakma, silâ-
h›n› teslim etme.
vehim:
zan, flüphe.
yakîn-i imaniye:
flüphesiz, sa¤-
lam iman; iman›n kesin ve sa¤-
lam bilgiye dayanmas›.
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük.
cihetülvahdet:
birlik ciheti.
deva:
ilâç, çare, tedbir.
elhâs›l:
has›l›, netice itibariy-
le, sonuç olarak, özetle, sözün
k›sas›, uzatmayal›m, k›sacas›.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muh-
taçl›k, zü¤ürtlük.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hakaik-› gaybiye:
gizli olan
ve bilinmeyen gerçekler.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
hâs›l:
peyda olan, ç›kan,
meydana gelen, ortaya ç›kan,
beliren.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için “üstelik, fazla olarak,
bundan baflka, kadar, bile,
dahi, hem de...” manalar›nda,
cümle bafllar›nda kullan›lan
edatt›r.
heva:
istek, arzu, nefse ait
olan fleylere düflkünlük, nef-
sin zararl› ve günah olan ar-
zular›.
hisse:
pay, nasip, k›smet.
hizmet-i Kur’ân:
Kur’ân hiz-
meti.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, ba¤›fllama, ikram et-
me, lütuf, ba¤›fl, yard›m.
ihtiyaç:
gereklilik, lüzumluluk
hâli, muhtaç olufl.
lemeat:
lem’alar, par›lt›lar,
parlay›fllar.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla
bir ifle giriflmifl, bir ifli yapmak
zorunda kalm›fl.