Bunu bir temsil ile fehme takrip edece¤iz. fiöyle ki
:
Bir padiflahn umumî saltanat ve kanunuyla, merha-
met-i flahanesi umum efrad- millete teflmil edilebilir. Her
fert, do¤rudan do¤ruya o padiflahn lütfuna, saltanatna
mazhardr. O suret-i umumiyede, efradn çok münase-
bat- hususiyesi vardr.
kinci cihet
, padiflahn ihsanat- hususiyesidir ve eva-
mir-i hassasdr ki, umumî kanunun fevkinde, bir ferde
ihsan eder, iltifat eder, emir verir.
flte bu temsil gibi, Zat- Vacibül-Vücud ve Hâlk- Ha-
kîm ve Rahîmin umumî rububiyet ve flümul-i rahmeti
noktasnda her fley hissedardr. Her fleyin hissesine isa-
bet eden cihette, hususî Onunla münasebettardr. Hem
kudret ve irade ve ilm-i muhitiyle her fleye tasarrufat,
her fleyin en cüzî ifllerine müdahalesi, rububiyeti vardr.
Her fley, her fleninde Ona muhtaçtr; Onun ilim ve hik-
metiyle iflleri görülür, tanzim edilir. Ne tabiatn haddi var
ki, o daire-i tasarruf-i rububiyetinde saklansn ve tesir sa-
hibi olup müdahale etsin; ve ne de tesadüfün hakk var
ki, o hassas mizan- hikmet dairesindeki ifllerine karflsn.
Risalelerde, yirmi yerde, katî hüccetlerle tesadüfü ve ta-
biat nefyetmifliz ve Kurân klcyla idam etmifliz, müda-
halelerini muhal göstermifliz. Fakat, rububiyet-i amme-
deki daire-i esbab- zahiriyede, ehl-i gafletin nazarnda
hikmeti ve sebebi bilinmeyen ifllerde, tesadüf namn ver-
mifller. Ve hikmetleri ihata edilmeyen baz efal-i lâhiye-
nin kanunlarn, tabiat perdesi altnda gizlenmifl, göre-
memifller, tabiata müracaat etmifller.
TARHÇE- HAYATI
| 323
B
ARLA
H
AYATI
mahlûkuna hususî ihsanlar, ik-
ramlar.
ilm-i muhit:
her fleyi ihata edici,
kuflatc ilim.
iltifat:
güler yüzle muamele, na-
zik davranma, gönlü hofl etme,
teveccüh etme, iyilik etme.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi
yapma veya yapmama konusun-
da karar verebilme ve bu karar
yerine getirme gücü.
isabet:
uygunluk, yerine oturma,
yerini bulma, tam zamannda ve
yerinde olma.
katî:
kesip, flüphesiz.
kudret:
Allahn bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti.
lütuf:
iyi muamele, iyilik, iyi, yu-
muflak, dostça davranfl.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma; nail olmufl, eriflmifl, ka-
vuflmufl.
mizan- hikmet:
hikmet terazisi.
muhal:
imkânsz, olmas müm-
kün olmayan, olmaz, olmayacak.
muhtaç:
ihtiyac olan, kendisine
bir fley lâzm olan, ihtiyaç içinde
bulunan, bir eksi¤i olup onu ta-
mamlamak isteyen.
müdahale:
güç kullanma.
münasebat- hususîye:
özel ilgi-
ler, özel yaknlklar, özel iliflkiler.
münasebettar:
ilgili, alâkal, bir
fleye uygun ve yakn olan.
müracaat:
danflma; baflvuru.
nam:
ad, isim.
nazar:
düflünme, fikir, bakfl.
nefiy:
inkâr etme.
rububiyet:
Cenab- Allahn her
zaman, her yerde, her mahlûka
muhtaç oldu¤u fleyleri vermesi,
terbiye, tedbir ve malikiyeti ve
besleyicili¤i keyfiyeti.
rububiyet-i amme:
Cenab- Al-
lahn her fleyi içine alan terbiye
edicili¤i.
saltanat:
sultanlk, hükümdarlk.
suret-i umumiye:
genel tarz, ge-
nel görünüfl.
flen:
hâl, keyfiyet, durum, özellik,
yap, istidat.
flümul-i rahmet:
rahmetin ihata-
s, Allahn rahmetinin her fleyi içi-
ne almas, kaplamas.
tanzim:
düzenleme, tertipleme,
slah etme, düzeltme, iyilefltirme.
tasarrufat:
tasarruflar.
temsil:
benzetme.
tesadüf:
bir fleyin kendili¤inden
meydana gelmesi.
teflmil:
yayma, geniflletme, flü-
mullendirme.
umum:
hep, bütün, herkes.
umumî:
umuma ait, umumla ilgi-
li, herkesle alâkal, herkese ait.
Zat- Vacibül-Vücut:
varl¤ mut-
laka gerekli olan zat, Cenab- Al-
lah.
cihet:
yan, yön, taraf.
cüzî:
küçük.
daire-i esbab- zahiriye:
gö-
rülebilen, görünür sebepler
dairesi.
daire-i tasarruf- rububiyet:
lâhî irade ve terbiyenin ta-
sarruf dairesi, makam.
efrad- millet:
milletin fertle-
ri.
efrat:
bireyler.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald-
¤ndan dolay ahiretin farkn-
da olmayan.
evamir-i hassa:
hususî emir-
ler, özel ifller.
fert:
birey, flahs, kifli.
fevk:
üst, üst taraf, yukar,
üzeri.
had:
yetki.
Hâlk- Hakîm-i Rahîm:
Ra-
hîm ve hakîm olan yaratc,
Allah.
hikmet:
kâinattaki ve yarat-
lfltaki lâhî gaye.
hususî:
bir fleye, bir kifliye, bir
yere has olan, herkese âid ol-
mayan, özel.
hüccet:
delil, ispat, burhan;
bir iddiânn do¤rulu¤unu is-
pat için gösterilen vesika, se-
net.
ihata:
tam kavrayfl, zihnen,
aklen ve bilgiyle kavrayfl,
mükemmel bir flekilde anla-
ma.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, ba¤fllama, ikram et-
me, lütuf, ba¤fl, yardm.
ihsanat- hususiye:
hususî
ihsanlar, özel hediye ve ik-
ramlar; Cenab- Hakkn her bir