Tarihçe-i Hayat - page 1060

edece¤im gibi saf bir niyetle bafllay›p, menfi fleylerle
meflgul ola ola, dinî ba¤lar› ve dinî salâbet ve sadâkati es-
ki hâline nazaran gevflemifl olanlar olmufltur.
Risale-i Nur, nuru yerlefltirerek zulmeti izale ediyor,
yok ediyor; iyiyi ö¤reterek, fenay› fark ve tefrik ettiriyor
ve vazgeçiriyor; hakikati ders vermekle, bat›ldan kurtar›-
yor ve bat›ldan mahfuz k›l›yor.
Hülâsa-i kelâm:
Biz, ancak Nurlarla meflgulüz. Biz
mücevherat-› Kur’âniye ile ifltigal ediyoruz. Bizler,
Kur’ân’›n kâinat vüs’atindeki elmas gibi hakikatlerine ça-
l›fl›yoruz. Bizler, ancak bâkîye hizmet ediyoruz. Bizler, fâ-
nî fleylere emek sarf etmeyiz. Bizim, Risale-i Nur’la olan
hizmet-i imaniyemiz, baflka fleylerle ifltigalimize ihtiyaç
b›rakm›yor, her fleye kâfi geliyor.
Elhas›l, Üstad›m›z Bediüzzaman’la ve Risale-i Nur’la
mücadele eden insafs›z gizli din düflmanlar›, acz-i mut-
lakla ebede kadar ma¤lûbiyettedirler. Bediüzzaman ve
Risale-i Nur ise, ebediyen muzaffer ve muvaffakt›r. fiah-
s› çürütmeye çal›flmakla Risale-i Nur çürütülemez. Zira,
Risale-i Nur, bizatihî hüccet ve bürhand›r. Onu ve onun
müellifini çürütmeye çal›flanlar, çürümeye mahkûm ol-
mufllard›r. Numunesi, tarih muvacehesinde meydanda-
d›r; ve hem de çürüyeceklerdir. Risale-i Nur’daki yüksek
hakikat, Risale-i Nur’u ebede kadar payidar k›lacakt›r.
Evet, Nur Talebeleri a¤›r ceza mahkemelerinde demifl-
ler ki: “
Bizi Üstad›m›z Bediüzzaman’dan ve Risale-i Nur’-
dan ve bizi bizden ay›racak hiçbir beflerî kuvvet yoktur
acz-i mutlak:
mutlak zay›fl›k,
güçsüzlük.
bâkî:
ebedî, daimî, sürekli ve ka-
l›c› olan.
bat›l:
bofl ve manas›z olan, gerçe-
¤e uymayan, do¤ru ve hakl› ol-
mayan.
beflerî:
insanla ilgili, insana ait.
bizatihi:
kendili¤inden, kendisi,
kendinden.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
ebed:
sonsuzluk, daimîlik.
ebediyen:
ebedî olarak, sonsuza
kadar.
elhas›l:
has›l›, netice itibariyle, k›-
saca.
elmas:
çok k›ymetli bir mücev-
her.
emek:
bir iflin yap›lmas› için çeki-
len s›k›nt›, sarf edilen beden ve
kafa gücü.
fânî:
ölümlü, geçici.
hakikat:
gerçek, esas.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
hüccet:
delil.
hülâsa-i kelâm:
sözün hulâsas›,
sözün özü, sözün k›sas›.
ifltigal:
bir iflle u¤raflma, meflgul
olma.
izale:
giderme, ortadan kald›rma.
1060 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
kâfî:
yeter, elverir.
ma¤lûbiyet:
yenilgi, yenilme.
mahfuz:
h›fz olunmufl, korun-
mufl.
mahkûm:
bir mahkemece
hüküm giymifl, hükümlü.
menfi:
olumsuz, müspet ol-
mayan.
mücadele:
savaflma, çat›flma,
kavga.
mücevherat-›
Kur’âniye:
Kur’ân’a ait cevherler, Kur’ân-
› Kerîm’in içinde bulunan ma-
nevî inciler.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
muvacehe:
ön, karfl›.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
muzaffer:
yenmifl, galip gel-
mifl.
nazaran:
nispeten, k›yaslaya-
rak, göre.
numune:
örnek.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
payidar:
iyice yerleflmifl, sü-
rekli, kal›c›, sabit, kaim, de-
vaml›.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sadâkat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk.
saf:
halis, temiz.
salâbet:
metanet, manevî
kuvvet, dayanma, sebat.
sarf:
harcama.
talebe:
ö¤renci.
tefrik:
birbirinden ay›rma, ay-
r› tutma.
vüs’at:
genifllik.
zulmet:
karanl›k, Allah’›n nu-
rundan mahrum olma hâli.
1...,1050,1051,1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059 1061,1062,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,...1390
Powered by FlippingBook