anlatmaya çalfltklar müflküller, Risale-i Nurun bir sahi-
fesinde veciz bir flekilde ifade edilmifltir.
Bediüzzamann 1935 senesinde idam edilmek üzere
verildi¤i A¤r Ceza Mahkemesindeki müdafaatndan bir
iki cümle:
Risale-i Nur, sönmez, söndürülemez. Risale-i
Nur, söndürülmek için üflendikçe parlayan bir nurdur.
Risale-i Nur, tlsm- kâinatn muammasn keflif ve halle-
den bir keflflaftr
.
Hem, haflr-i cismanî meselesinde, hükemadan bni Si-
na gibi meflhur bir dâhînin, Haflir naklîdir, iman ederiz;
akl bu yolda gidemez dedi¤i bir hakikat, Risale-i Nur-
da, hem umumun istifade edebilece¤i emsalsiz bir tarz-
da, Kurânn feyziyle aklen ispat edilmifltir.
Dalâletâlûd Avrupa feylesoflarnn ve sapkn talebele-
rinin baz müteflabih âyât- Kerîme ve ehadis-i flerifenin
zahirî manalarn anlamayarak yaptklar kastl itirazlara,
Risale-i Nurda aklen, mantken cevaplar verilerek, o
âyetlerin ve o hadislerin birer mucize olduklar ispat
edilmifltir. Böylelikle de, bu zamanda fen ve felsefeden
gelen dalâlet ve flüpheleri Risale-i Nur kökünden kesmifl-
tir. Risale-i Nur bunu yaparken de müspet bir usul takip
etmifltir.
Risale-i Nur, fevkalâde müstesna bir edebî üstünlü¤e
maliktir. En meflhur eserlerle bile kabil-i kyas olmayan ve
bafllbaflna bir hususiyeti haiz olan üslûbunda yüksek bir
belâgat, fesahat ve selâset ve icaz vardr. Hatta Bediüzza-
mann eserlerini âlem-i slâmn srarla arzu etmesiyle
TARHÇE- HAYATI
| 1067
I
SPARTA
H
AYATI
mahflere çkarmas.
haflr-i cismanî:
cisimle, cesetle
dirilme, ruhla beraber bedenlerin
ve vücutlarn haflri.
hükema:
âlimler, çok bilgili kim-
seler, feylesoflar, filozoflar.
hususîyet:
hususîlik, ayrc özel-
lik.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtip
karfl çkma.
kabil-i kyas:
kyaslanabilir, k-
yaslanabilen, düflünülebilen, öl-
çülebilen.
keflif:
gizli bir fleyi bulma, meyda-
na çkarma.
keflflaf:
keflfeden, gizli bir fleyi
meydana çkaran.
malik:
sahip.
mantken:
mant¤a göre, mantk-
ça.
mesele:
önemli konu.
muamma:
anlafllmaz, çözülmesi
güç ifl, anlam gizli ve güç anlafllr
söz.
mucize:
benzerini yapmaktan
insanlarn aciz kald¤ fley.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
müflkül:
güçlük, zorluk.
müspet:
pozitif, do¤rulu¤u delille
ispatlanmfl.
müstesna:
benzerlerinden üstün
olan, seçkin, mümtaz.
müteflâbih:
manas açk olma-
yan, mecazî manaya elveriflli olan
ayet ve hadisler.
naklî:
nakil ve rivayete dayanan,
anlatma dayanan, nakil ile ö¤re-
nilen; akla dayanmayan.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
sahife:
sayfa.
selâset:
sözün akc olma hâli, ifa-
dedeki ahenk, açklk, kolaylk ve
akclk.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
tlsm- kâinat:
kâinatn tlsm,
evrenin gizli srr.
umum:
bütün, herkes.
usûl:
metot, düzen.
veciz:
ksa ve özlü söz.
zahirî:
görünürde.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
ayat- Kerîme:
sayg duyulan
Kurân ayetleri, azamet ve fle-
refi içeren Kurân ayetleri.
belâgat:
söz ve yazda sanat-
l ve tesirli ifade; bir fleyde
sakl bulunan derin anlam.
dâhî:
son derece zeki, anla-
yfll, deha sahibi.
dalâlet:
Hak ve hakikatten
sapma, do¤ru yoldan ayrlma,
azma.
Dalâletâlûd:
dalâletli, hak
yoldan uzaklaflmfl; dalâlet
bulaflmfl, sapkl¤a düflmüfl.
edebî:
edebiyatla ilgili, edebi-
yata ait.
ehadis-i flerife:
hadis-i flerif-
ler, Hz. Peygamberin sözleri.
emsalsiz:
benzersiz.
felsefe:
madde ve hayat
bafllangç ve gaye bakmn-
dan inceleyen ilim.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad.
fesahat:
ahenk ve uyum yö-
nünden kusursuz olma.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
feyiz:
ilim, irfan; ihsan, ba¤fl.
feylesof:
sapk fikirli, felsefe
ile u¤raflan.
haiz:
bir fleye sahip olma, sa-
hip, mâlik.
hakikat:
gerçek.
hall:
çözme, karflk bir mese-
leyi flüphe edilmeyecek dere-
cede açklama.
Haflr:
kyametten sonra bü-
tün insanlarn bir yere toplan-
malar, Allahn ölüleri diriltip