Tarihçe-i Hayat - page 1073

ehl-i tasavvuf, Lütfü isminde bir genci göstererek, “
Bu
Nur Talebesi benden ileridir
” demifltir ki, bunlar binler
itiraflardan birer numunedir.
Yine bu azîm s›rr-› ihlâsa binaendir ki, Risale-i Nur ta-
lebeleri, iman ve ‹slâmiyet hizmetinde a¤›r flartlar ve ka-
y›tlar ve tahdidâtlar içinde muvaffak oluyorlar ve hayat-
lar›n›, Risale-i Nur’a ve Üstatlar›na vakfetmifller. Risale-i
Nur’u, sermâye-i ömür ve gaye-i hayat edinmifllerdir. Ri-
sale-i Nur davas›, r›za-i ‹lâhî davas› oldu¤u içindir ki, ha-
miyet-i ‹slâmiyeye malik mümtaz avukatlar, Risale-i
Nur’un fahrî avukat› olmak ve dindar hakperest mücahit
muharrirler, dünyay› istilâ edecek Nurun ilân›nda hisse-
dar olmak fleref ve nimetine mazhar olmufllard›r. Risale-i
Nur’un neflriyat ve fütuhat› ve tesirat›, sessiz, büyük bir
ihtiflamla muhteflem bir bahar mevsiminde intiflar eden
mevcudat gibidir.
‹flte ey Risale-i Nur gibi hadsiz hamdüsenalara flayeste
olan bir nimet-i azîmeye nail olan Nur kardefllerimiz böy-
le bir dâhî-i azam›n, böyle bir mütefekkir-i ekberin, böy-
le bir müellif-i ‹slâm›n ve ulûm-i evvelîn ve’l-ahirîne vâk›f
böyle bir allâme-i asr›n, böyle bir mücâhid-i ekberin,
böyle bir sahib-i züht ve takvan›n, hakaik-› imaniyenin
varl›¤›nda âdeta tecessüm eden böyle bir abd-i küllînin,
r›za-i ‹lâhîden baflka hiçbir fleye iltifat etmeyen ve azamî
ihlâs›n mazhar› olan böyle bir tilmiz-i Kur’ân ve hadim-i
‹slâm›n ve “
Bir ferdin iman›n› kurtarmak için Cehenne-
me de at›lmaya haz›r›m
” diyen böyle bir halâskâr-› ima-
n›n ve idam için sevk edildi¤i Divan-› Harb-i Örfî’de,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1073
I
SPARTA
H
AYATI
kurtar›c›.
hamd ü sena:
flükür ve övgü.
hamiyet-i ‹slâmiye:
‹slâmiyet için ‹s-
lâmî gayeler u¤runa fedakârl›kta bu-
lunma, çal›flma.
hissedar:
hisse sâhibi, hissesi olan.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka bir
karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Allah r›za-
s› için yapma.
ihtiflam:
muhteflemlik, flanl› görünüfl,
büyük gösterifl.
iltifat:
ilgi gösterme, yüzünü çevirip
bakma.
iman:
inanç, itikat.
intiflar:
yay›lma, yayg›nlaflma, neflro-
lunma.
istilâ:
ele geçirme, kaplama, yay›lma.
malik:
sahip.
mazhar:
nail olma, flereflenme.
mevcudat:
mevcutlar, var olan her
fley, mahluklar.
mücahit:
din u¤runda ve Allah r›zas›
için savaflan.
mücahit-i ekber:
en büyük mücahit,
en büyük savaflç›.
müellif-i ‹slâm:
‹slam yazar›, Müslü-
man yazar.
muharrir:
gazete vs. yazar›.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
mümtaz:
ayr›cal›lkl›, seçkin.
mütefekkir-i ekber:
en büyük düflü-
nür, en büyük düflünce adam›.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
neflriyat:
yay›nlar.
nimet:
lütuf, ihsan, ba¤›fl.
nimet-i azîme:
büyük nimet.
nümune:
örnek.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüzza-
man Said Nursî’nin eserlerinin ad›.
r›za-y› ‹lâhî:
Allah’›n r›zas›, hoflnutlu-
¤u.
sahib-i zühd ve takva:
züht ve tak-
va sahibi; her türlü nefsanî arzulara
karfl› koyarak kendini ibadete veren
ve Allah korkusuyla dinin yasaklar›n-
dan kaç›nan kimse.
flayeste:
yak›fl›r, yarafl›r, uygun, lây›k,
münasip.
fleref:
manevî büyüklük, yücelik,
onur.
sermaye-i ömür:
ömür sermayesi.
sevk:
yöneltme, gönderme.
s›rr-› ihlâs:
ihlas s›rr›, samimiyet ve
do¤rulu¤un s›rr›.
tahdidat:
tahditler, s›n›rlamalar, k›s›t-
lamalar.
tecessüm:
cisimleflme, cisim haline
gelme.
tesirat:
etkiler, tesirler.
tilmiz-i Kur’ân:
Kur’an talebesi, ö¤-
rencisi.
ulûm-i evvelîn ve âhirin:
önceki
ilimler ve sonradan ortaya ç›km›fl
ilimler.
vakf:
ba¤›fllamak.
vâk›f:
bir fleyi elde eden, bir iflten ha-
berli olan.
abd-i küllî:
bütün yarat›lm›fl-
lar›n ibadet ve tesbihatlar›n›
kendi flahs›nda temsil edebi-
len kul.
âdeta:
sanki.
allâme-i as›r:
asr›n bilgini, as-
r›n en büyük âlimi.
azamî:
en fazla, en çok, niha-
yet derecede.
azîm:
büyük.
binaen:
-den dolay›, bu se-
bepten.
dâhî-i azam:
en zeki kifli.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
Divan-› Harb-i Örfî:
‹ttihat ve
Terakki hükümeti zaman›nda
31 Mart Olay›ndan sonra ku-
rulan ve oldukça sert kararlar
alan s›k›yönetim mahkemesi.
ehl-i tasavvuf:
tasavvuf ehli,
kalbini dünyan›n geçici he-
veslerinden ar›nd›r›p Allah
sevgisiyle yaflayan kimseler.
fahrî:
bir karfl›l›k beklenme-
den yaln›zca fleref ve onur
vesilesi olarak kabul edilen
unvan, s›fat, ifl.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
gaye-i hayat:
hayat›n gayesi,
hayat›n amac›.
hâdim-i ‹slâm:
‹slâm dinine
hizmet eden kimse.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakperest:
do¤ruluk ve hak-
tan taviz vermeyen ve ayr›l-
mayan.
halâskâr-› iman:
iman›n kur-
tulmas›na vesile olan, iman
1...,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,1072 1074,1075,1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082,1083,...1390
Powered by FlippingBook