polislik aleyhinde olan bu hizmeti polislere vermeye ru-
hum raz› de¤il. Onlara umumen hakk›m› helâl etti¤imi
söylersiniz.
“
Sadisen:
fiiddetli bir teessüfle Leyle-i Miraç vaktinde
Mirac-› fierif, fiuhur-i Selâse hürmetine vesile beklerken,
Tarihçe-i Hayat
hasebiyle taharri hâdisesi fliddetli bir ke-
der verdi. ‘
Sadaka belây› def eder
’ mealindeki hadis-i sa-
hihin hükmüyle, Risale-i Nur Anadolu için belâlar› defe-
der bir sadaka hükmüne geçti¤i; ona beraatler ve serbes-
tiyetler verildi¤i zaman belâlar›n defedilmesi, ona hücum
edildi¤i zaman belâlar›n gelmesi yüz hâdisesi var ki, ba-
zen zelzele ve f›rt›nalarla kaydedildi¤i gibi, bu defa da ha-
yat›mda görmedi¤im tahte’s-s›f›r on sekiz dereceye yak›n
bir so¤uk taarruz ve taharrinin ayn› vaktinde geldi.”
Üstad›m›z fliddetli hastal›¤›ndan fazla konuflamad›.
Hasta halinde hizmetkâr›na dedi: ‘Merak etmemeleri
için, bera-i malûmat, baz› dostlara ve baz› resmî zatlara
gönderirsiniz.”
fiiddetli hasta Üstad›m›z›n
Hizmetkâr›
Evet, hizmetkâr›m›n yazd›¤› do¤rudur.
Said Nursî
„®ò
aleyh:
karfl›, karfl›t.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
beraat:
temize ç›kma; bir dava-
n›n neticesinde suçsuz oldu¤u
anlafl›lma.
beray-› malûmat:
bilgi ve malû-
mat için, bilgi vermek için.
def:
mani olma, kovma, ortadan
kald›rma.
hâdise:
olay.
hadis-i sahih:
sahih hadis, hak-
k›nda flüphe edilemeyen ve do¤-
ru senetlere ve râvilere isnat edi-
lerek müspet olarak kesin bilinen
1080 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hadis-i nebevîdir.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
hücûm:
sald›rma.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
hüküm:
karar, emir.
hürmet:
sayg›.
keder:
kayg›, ac›, hüzün.
Leyle-i Miraç:
Miraç Gecesi,
Hz. Muhammed’in Miraca ç›k-
t›¤› gece, Recep ay›n›n 27. ge-
cesi.
meal:
mana, anlam, mefhum.
Mi’rac-› fierif:
flerefli Miraç
gecesi.
raz›:
r›za gösteren, hoflnut
olan.
resmî:
devlet ad›na olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
sadaka:
dilenciye verilen pa-
ra.
Sadisen:
alt›nc› olarak.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
fluhur-i selâse:
Üç Aylar; Re-
cep, fiaban ve Ramazan.
taarruz:
sald›rma, sataflma,
iliflme.
taharri:
arama, araflt›rma.
tahte’s-s›f›r:
s›f›r›n alt›.
teessüf:
üzülme, ac› duyma.
umumen:
umumî olarak, bü-
tün olarak.
vesile:
arac›, vas›ta.
zat:
kifli, flah›s.
zelzele:
yer sars›nt›s›, dep-
rem.