insanlk âlemi üzerine brakt¤ tesir, aksettirdi¤i mana ile
dâimâ izinizden, yolunuzdan gidecek olan, giden, gitme-
ye azmeden milyonlarca Nur Talebeleri size meclûb, si-
ze müteflekkirdirler.
Muhterem Üstadmz, artk bütün yorgunlu¤unuza ve
ihtiyarl¤nza ra¤men çetin imtihannzn muvaffakiyetle
neticelenmesi sayesinde müsterih olunuz. Artk bu kudsî
davay, bu iman ve Kurân davasn devam ettirecek is-
tikbalin genç Saidleri yetiflmifltir. man nuru ve fluuru ile
onlar bu kudsî ve ulvî davay yürütecekler ve inflaallah k-
yamete kadar devam ettirecekler ve nesilden nesile inti-
kal ettirecekler.
Muhterem Efendimiz, yarn tarihin altn sahifelerinde
iftihar ve ihtiflamla yâd edilecek olan yeni ve mufassal
Tarihçe-i Hayat
nzn Ankarada tab edilip hitama er-
mesinin sevinci içinde bayram etmekteyiz. Zira bu
Tarih-
çe-i Hayat
ömrünüz boyunca ille-i gaye edindi¤iniz ima-
n kurtarmak davanz u¤rundaki mücadele ve mücahede
safhalarnz, bin türlü mahrumiyetler içersinde yorulmak
bilmeyen bir azimle maksada vâsl oluflunuzu ve âleme
rahmet olan Risale-i Nurlarn telif, tanzim ve neflri hak-
knda tatminkâr malûmat vermesi bakmndan büyük
ehemmiyeti haizdir. Bugün milyonlarca insan coflturup,
selâmete götüren bu Nur deryas daima kükreyecek, küf-
rü bo¤acak, zulmeti yrtacak, insanl¤a hâmî ve halâskâr
olacaktr.
aks:
yansma.
azim:
niyetli, kesin kararl.
azm:
kesin karar; kast, niyet.
derya:
deniz.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
haiz:
bir fleye sahip olma, sahip,
mâlik.
halâskâr:
kurtarc.
hamî:
himaye eden, koruyan, gö-
zeten.
hitam:
son, nihayet.
iftihar:
gurur, övünme.
ihtiflam:
muhteflemlik, flanl gö-
rünüfl, büyük gösterifl.
ille-i gâiye:
gerçeklefltirilmesi,
meydana gelmesi için çaba har-
canan fley, amaç, ideal.
iman:
inanç, itikat.
imtihan:
deneme, snama; Al-
lahn çeflitli flekillerde kullarn
denemesi.
inflaallah:
Allah izin verirse ma-
nasnda kullanlan bir dua.
intikal:
bir yerden baflka bir yere
geçme, yer de¤ifltirme.
istikbal:
gelecek.
Kyamet:
bütün kâinatn Allah
tarafndan tayin edilen bir vakitte
yklp mahvolmas.
kudsî:
mukaddes, yüce.
küfür:
Allahn varl¤na, birli¤ine
inanmama, müflriklik, imanszlk.
mahrumiyet:
mahrumluk, diledi-
¤ini, istedi¤ini elde edememe, na-
sipsizlik, hissesizlik.
maksat:
gaye.
malûmat:
bilgiler, bilinen fleyler.
meclûb:
tutkun, aflr ba¤l.
mücadele:
bir gayeye ulaflmak
için gösterilen ferdî veya toplu
1082 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
çaba.
mücahede:
savaflma, müca-
dele.
mufassal:
tafsilâtl olarak
açklanan, uzun uzadya açk-
lanp anlatlan, ayrntl, de-
tayl.
muhterem:
sayg de¤er, hür-
mete layk, saygn.
müsterih:
bütün kayglardan
kurtulup gönlü rahata kavu-
flan, içi rahat, kaygsz.
müteflekkir:
teflekkür eden.
muvaffakyet:
baflarma, ba-
flarl olma.
neflr:
kitap basma, çkarma;
herkese duyurma, yayma.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
rahmet:
lütuf, nimet, faydal
ya¤mur için söylenir.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
safha:
devre, merhale.
sahife:
sayfa.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtulufl, korku ve endifleden
uzak olma.
fluur:
bilinç.
tab:
kitap basma.
talebe:
ö¤renci.
tanzim:
düzenleme, tertiple-
me.
tatminkâr:
doyurucu, gönül
kandrc.
telif:
kitap yazma, eser orta-
ya koyma.
tesir:
etki.
ulvî:
yüksek, yüce.
vasl:
ulaflan, eriflen, kavuflan.
yâd:
anma.
zulmet:
karanlk.