Tarihçe-i Hayat - page 1072

‹hlâsl› bir dirhem amel, ihlâss›z yüz batman amele mü-
reccaht›r. ‹nsanlar›n maddî manevî hediyelerinden hür-
met ve teveccüh-i ammeden, flöhretten fliddetle kaç›yo-
rum
” der. Ziyaretçi kabul etmemesinin bir hikmeti de bu
s›r olsa gerek. Hem ihlâsa verdi¤i gayet fazla ehemmi-
yet, yüz otuz parça eserinden yaln›z
‹hlâs Risalesi
’nin ba-
fl›na, “
Lâakal her on befl günde bir defa okunmal›d›r
kayd›n› koymas›ndan da anlafl›l›yor.
Büyük Mahkeme
Müdafaat›
kitab›nda, “
Risale-i Nur, de¤il dünyaya, kâina-
ta da alet edilemez; gayemiz, r›za-i ‹lâhîdir
” demifltir.
‹flte bu s›rr-› ihlâstand›r ki, ‹mam-› Gazalî (r.a.) gibi en
meflhur ‹slâm hükemalar›n›n eserlerini tetebbu eden mu-
hakkik ve müdakkik bir ehl-i ilim diyor ki: “
Risale-i Nur’-
dan okudu¤um bir sahifenin bana verdi¤i istifade, di¤er
eserlerin on sahifesinden daha fazlad›r
.” Felsefî eserler-
le meflgul bir muallim, “
Ben, bu kadar senedir ilmî ve fel-
sefî eserlerle ifltigal ettim. Risale-i Nur kadar beni ikna
eden ve Garp eserlerinden ve felsefeden ald›¤›m yarala-
r› tedavi eden ve bu zaman›n ihtiyac›na tam cevap veren
bir eseri görmedim
.” Bir edebiyatç›, “
Benim akl›m nur-
suz, kalbim mü’mindi. Risale-i Nur, hem akl›m›, hem kal-
bimi tenvir ve nefsimi ilzam etti. Beni, Cehennemî bir
azaptan kurtard›
.” Bir doktor, “
Risale-i Nur’dan istifade-
ye bafllad›¤›m günü, hayata gözlerimi açt›¤›m gün olarak
biliyorum
.” Bahtiyar bir üniversiteli, “
Üstad›m›za ve
Risale-i Nur’a ait bir mektubu, ‹stanbul’un bir yerinden
bir yerine götürmek gibi bir hizmeti, mebuslu¤a tercih
ederim
.” Otuz sene evvel, ihlâsl› ve faziletli ihtiyar bir
amel:
fiil, ifl.
azap:
eziyet, iflkence; büyük s›-
k›nt›, fliddetli ac›.
Bahtiyar:
bahtl›, talihli, mutlu.
batman:
eski a¤›rl›k ölçülerinden
olup, iki okka ile sekiz okka ara-
s›nda de¤iflen a¤›rl›k ölçüsü.
Cehennemî:
Cehenneme has, Ce-
henneme ait, Cehennem gibi, (s›-
cak veya yak›c›).
dirhem:
yaklafl›k üç grama denk
gelen eski bir a¤›rl›k ölçüsü, çok
küçük parça (mecaz).
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, ilim
adamlar›.
evvel:
önce.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman ve
irfan itibariyle olan yüksek dere-
ce.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
felsefî:
felsefeye mensup, felsefe
ile ilgili.
Garp:
bat›, Bat›’da kalan bölgeler.
gayet:
son derece.
hikmet:
gizli sebep, gaye.
hükema:
âlimler, çok bilgili kim-
seler, feylesoflar, filozoflar.
hürmet:
sayg›.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka
bir karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Al-
lah r›zas› için yapma.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
ilzam:
susturma, cevap veremez
hâle getirme.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
ifltigal:
bir iflle u¤raflma, meflgul
olma.
1072 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
kâinat:
evren; yarat›lm›fl olan
fleylerin tamam›, bütün âlem-
ler.
Lâakal:
en az›ndan, hiç ol-
mazsa.
maddî:
madde ile alakal›, cis-
manî.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muallim:
ders veren, ö¤ret-
men.
Müdafaat:
müdafaalar, sa-
vunmalar.
muhakkik:
tahkik eden, ger-
çe¤i araflt›r›p bulan, bir fleyin
iç yüzünü inceleyerek vak›f
olan.
mü’min:
iman eden, inanan.
müreccah:
tercih edilen, üs-
tün tutulan.
nefs:
kötü vas›flar› kendisin-
de toplayan hay›rl› ifllerden
al›koyan güç.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
r›za-y› ‹lâhî:
Allah’›n r›zas›,
hoflnutlu¤u.
sahife:
sayfa.
s›r:
gizli hakikat.
s›rr-› ihlâs:
ihlas s›rr›, samimi-
yet ve do¤rulu¤un s›rr›.
tenvir:
nurland›rma, ayd›nlat-
ma, ›fl›kland›rma.
tetebbu:
etrafl›ca araflt›rma,
iyice inceleme, bir fley hak-
k›nda genifl bilgi edinme.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halk›n yönelifli.
1...,1062,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071 1073,1074,1075,1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082,...1390
Powered by FlippingBook