Risale-i Nur, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
Efendimizin nuranî meflrebini ve Sahabe-i Kiramn âlî
seciyesini beyan eden bir nur ve feyiz hazinesidir. flte bu
mezkûr vaziyet, bugünkü dünyaya tap taze, nuranî bir
hayat ve yep yeni bir veche vererek flu hakikati gösteri-
yor ki; çoktandr birbirine muarz zannedilen ehl-i mek-
teple ehl-i medreseyi ve ehl-i tekyeyi, Risale-i Nur, tevhid
ve telif ediyor. Hem de, muaraza hâlinde olan fiarkla
Garb barfltryor. ttihad- slâm meydana getirmek için
çalflan ehl-i slâma yegâne çarenin Risale-i Nur oldu¤u
mütehasss zatlar tarafndan kabul ve tasdik edilmektedir.
Hem, bugünkü dünyadaki ihtilâflar halledecek olan; ak-
len, fikren terakki etmifl yirminci asr insanlarna hak ve
hakikati anlatabilecek yepyeni bir ilmî keflfiyat ve bir te-
ceddüdü Amerikada, Avrupada, hususan Almanyada
taharri eden cereyanlar meydana gelmifl; e¤er idrak
edebilirler ve görebilirlerse, iflte Risale-i Nur külliyat.
Nitekim bu hakikatin idrak edilmeye baflland¤n göste-
ren emareler bahtiyar Alman milleti içinde görülmekte-
dir.
(HAfiYE)
Eski zaman Garp feylesoflarnn çözemedikleri ve ye-
ni zaman feylesoflarnn da, Felsefe henüz bunu halle-
dememifltir dedikleri dü¤ümler, Risale-i Nurda, Kur-
ânn feyziyle keflif ve halledilerek, aklen ve mantken is-
pat edilmifltir. fiarkn dâhî hükemalarnn krk sahifede
HAfiYE:
Avrupada Hristiyanlar içinde bir tek kasabada altmfl befl adet
sarkl genç Nur Talebesinin çkmas, bunun bir nümûnesidir.
1066 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
aklen:
akl ile, akl yolu ile, akl
gere¤ince.
Aleyhissalâtü vesselâm:
salât
ve selam onun üzerine olsun an-
lamnda Hz. Muhammede dua.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
asr:
yüzyl.
bahtiyar:
bahtl, talihli, mutlu.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
cereyan:
akm, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
dâhî:
son derece zeki, anlayfll,
deha sahibi.
ehl-i slâm:
slâm toplulu¤u, Müs-
lümanlar.
ehl-i medrese:
medrese ehli,
medresede okuyanlar.
ehl-i mektep:
mektepli, okullu,
e¤itim ve tahsil görenler.
ehl-i tekye:
dervifller, kalbini
dünyann fani ifllerinden ayrp zi-
kir ve derslerle hakikate ulaflma-
ya çalflanlar.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
Felsefe:
madde ve hayat bafllan-
gç ve gaye bakmndan incele-
yen ilim.
feyiz:
ilim, irfan; ihsan, ba¤fl.
feylesof:
dinsiz, sapk fikirli, felse-
fe ile u¤raflan.
fikren:
fikir ile, düflünerek, zih-
nen.
Garp:
bat, Batda kalan bölgeler.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
hall:
çözme, karflk bir meseleyi
flüphe edilmeyecek derecede
açklama.
hafliye:
dipnot.
hükema:
âlimler, çok bilgili kim-
seler, feylesoflar, filozoflar.
hususan:
bilhassa, özellikle.
idrak:
akl erdirme, anlama, kav-
rama kabiliyeti.
ihtilâf:
ayrlk, bir konuda farkl
görüfl ve düflünüfl, fikir ayrl¤.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
ittihad- slâm:
slâm birli¤i, Pa-
nislâmizm.
keflfiyat:
keflifler, Allahn ilham
etmesiyle gösterilen gaybla ilgili
srlar.
keflif:
gizli bir fleyi veya bir srr
kalp gözüyle görerek ö¤renme.
mantken:
mant¤a göre, mantk-
ça.
meflrep:
gidifl, hareket tarz,
tavr, tutum, meslek.
mezkûr:
zikredilen, ad ge-
çen, anlan.
muaraza:
birbirine karfl gel-
me, söz ile karfllkl mücade-
le.
muarz:
muhalefet eden, kar-
fl çkan, muhalif.
mütehasss:
bir ilim dalnda
veya bir meslekte derin bilgi
sahibi olan, uzman.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
nuranî:
nurlu, flkl, parlak,
münevver.
Resul-i Ekrem:
çok cömert,
kerîm olan peygamber, Hz.
Muhammed (a.s.m.).
Risale-i Nur külliyat:
Bedi-
üzzaman Said Nursînin yüz
otuz parça risaleden oluflan
külliyat.
Sahabe-i Kiram:
cömert, fle-
ref sahibi, soyu temiz Saha-
beler.
sahife:
sayfa.
fiark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
seciye:
karakter, huy, tabiat.
taharri:
arama, arafltrma.
tasdik:
do¤rulama, onayla-
ma.
teceddüt:
tazelenme, yeni-
lenme.
telif:
uzlafltrma, barfltrma,
ba¤dafltrma, alfltrma.
terakki:
yükselme, ilerleme.
Tevhid:
birleme, birlefltirme.
vaziyet:
durum.
veche:
yüz, çehre, surat.
yegâne:
biricik, tek, yalnz.
zat:
kifli, flahs.