fakat tek bir kimse susmam›fl ve susturulamam›fl. Bu
yekta ve nadir kimse olan Bediüzzaman’›n talebeleri de
ma¤lûp edilememifllerdir.
Nur Talebeleri, evvelâ kendi imanlar›n› kurtarmak, bu-
nunla beraber din kardefllerinin de imanlar›n› kurtarmak
için Kur’ân-› Hakîm’in yüksek ve parlak bir tefsiri olan
Risale-i Nur’u okumufllar ve okutmufllard›r. Imanlar›n›
kurtarmaya çal›flt›klar› ve r›za-i ‹lâhî için Kur’ân’a ve ima-
na Risale-i Nur’la hizmet ettikleri s›rada maruz kald›klar›
hücum ve taarruzlara hiç ehemmiyet vermeyerek, o giz-
li din düflmanlar›n›n tasallutlar›n›, sald›r›fllar›n› kendileri
için iman ve Kur’ân hesab›na bir kamç› ve bir teflvikçi
hükmüne geçti¤ine kanaat getirmifllerdir. Otuz senelik
bu nevi hâdisat›n ve bu nevi tesirat›n neticeleri, bu mil-
let-i ‹slâmiye muvacehesinde meydandad›r.
‹flte, Risale-i Nur’un yeni ve müfltak talebeleri olan
kardefllerimiz, sizler de böyle bir Üstad›n ve böyle bir
eserin talebeleri oldu¤unuzdan, sizlerin de bu semerele-
re ve meyvelere mazhar olup, Nurlara daha ziyade sar›-
larak, hararet ve ifltiyak›n›z daha fazla ziyadeleflmifl ola-
rak, Nurlar› sebat ve sadâkatle okumak derecesine nail
olaca¤›n›zdan, hem sizleri ruhucan›m›zla tebrik ediyoruz,
hem sizlere binler selâm ve dualar edip, dualar›n›z› bek-
liyoruz.
„®ò
Nurlara olan taarruzlar›n bir zarar› olsa, yirmi faydas›
vard›r. Elbette, yirmi kazanca karfl› bir zarar, hiç hük-
mündedir. Taarruzlar ancak ve ancak Nurun neflriyat ve
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk olarak.
hâdisat:
hadiseler, olaylar.
hararet:
atefllilik, coflkunluk, he-
yecanl›l›k.
hücum:
sald›rma.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
iman:
inanç, itikat.
1056 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla
arzu etme.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
ma¤lup:
yenilme, kendisine
galip gelinmifl.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri alt›nda bulunma.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me.
millet-i ‹slâmiye:
‹slâm mille-
ti.
muvâcehe:
ön, karfl›.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
nevî:
çeflit, tür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
r›za-i ‹lâhî:
Allah’›n r›zas›,
hoflnutlu¤u.
ruhucan:
ruh ve can; ruh ve
canla.
sadâkat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk.
sebat:
sözünde durma, karar-
l› olma, azimlilik.
selâm:
bar›fl, rahatl›k, sela-
met ve esenlik dileme.
semere:
meyve, güzel netice.
taarruz:
sald›rma, sataflma,
iliflme.
talebe:
ö¤renci.
tasallut:
birini rahats›z etme,
musallat olma, hükmü alt›na
alma.
tefsîr:
Kur’ân’›n mana bak›-
m›ndan izah›, aç›klamas›.
tesirat:
etkiler, tesirler.
yekta:
eflsiz, benzersiz.
ziyade:
Artma, ço¤alma.