Konußan Yalnz Hakikattir
Risale-i Nurda ispat edilmifltir ki, bazen zulüm içinde
adalet tecelli eder. Yani, insan bir sebeple, bir hakszl¤a,
bir zulme maruz kalr, baflna bir felâket gelir, hapse de
mahkûm olur, zindana da atlr. Bu hüküm bir zulüm
olur. Fakat bu vaka, adaletin tecellisine bir vesile olur.
Kader-i lâhî, baflka sebepten dolay cezaya, mahkûmiye-
te istihkak kesb etmifl olan o kimseyi, bu defa bir zalim
eliyle cezaya çarptrr, felâkete düflürür. Bu, adalet-i lâhi-
yenin bir nevi tecellisidir.
Ben flimdi düflünüyorum: Yirmi sekiz senedir vilâyet
vilâyet, kasaba kasaba dolafltrlyor, mahkemeden mah-
kemeye sevk ediliyorum.Bana bu zalimâne iflkenceleri
yapanlarn bana atfettikleri suç nedir? Dîni, siyasete alet
yapmak m? Fakat niçin bunu tahakkuk ettiremiyorlar?
Çünkü, hakikat-i hâlde böyle bir fley yoktur. Bir mahke-
me aylarca, senelerce suç bulup da beni mahkûm etme-
ye u¤raflyor. O brakyor, di¤er bir mahkeme ayn mese-
leden dolay beni tekrar muhakeme altna alyor. Bir
müddet de o u¤raflyor, beni tazyik ediyor, türlü türlü ifl-
kencelere maruz klyor. O da netice elde edemiyor, b-
rakyor. Bu defa bir üçüncüsü yakama yapflyor. Böyle-
ce musibetten musibete, felâketten felâkete sürüklenip
gidiyorum. Yirmi sekiz sene ömrüm böyle geçti.
TARHÇE- HAYATI
| 1049
I
SPARTA
H
AYATI
diüzzaman Said Nursînin eserleri-
nin ad.
sevk:
gönderme.
tahakkuk:
gerçekleflme, delil ile
ispat edilme, kesinleflme.
tazyik:
zorlama, bask, sknt ver-
me.
tecelli:
belirme, bilinme, görün-
me.
vaka:
olay.
vesile:
arac, vasta.
vilayet:
il.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan.
zâlîmâne:
zalimce, zulmedercesi-
ne.
zindan:
hapishane.
zulüm:
hakszlk, eziyet, iflkence.
adalet-i lahiye:
Allahn ada-
leti.
atf:
ba¤lamak, yüklemek.
felâket:
musibet, büyük dert,
bela.
Hakikat:
gerçek.
hakikat- hâl:
durumun ger-
çek yönü, iflin asl.
hüküm:
verilen karar.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
istihkak:
hak etme, hak ka-
zanma, hakk olma.
Kader-i lâhî:
lâhî kader, Al-
lahn kader kanunu.
kesb:
kazanma.
mahkûm:
bir mahkemece
hüküm giymifl, hükümlü.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri altnda bulunma.
mesele:
konu.
müddet:
süre, zaman.
muhakeme:
bir dava ile ilgili
taraflarn hakim huzuruna
çkmalar, duruflma.
musibet:
felaket, bela.
nevî:
çeflit, tür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-