Tarihçe-i Hayat - page 1041

Risale-i Nur dairesi, vücud-i manevîsi hükmünde oldu-
¤undan, her iki vücudundaki ›zt›rap flediddir. Gerçi tale-
belerinin dualar› ve neflr-i envar-› imaniye o ›zt›rab›na bir
merhem ve deva ise de, yine de pek vâsi flefkati itibar›y-
la zaman zaman ›zt›râb› fliddetlenmektedir. Bu itibarla,
tebdil-i havaya çok muhtaçt›r. Bir yerde fazla kalam›yor.
Tebdil-i havaya ç›kt›¤› zaman hastal›¤› k›smen azal›yor,
rahat nefes alabiliyor.
Üstad, Risale-i Nur kesretle intiflar etti¤inden ve her
yerde pek çok Nur Talebeleri mevcut oldu¤undan halk-
larla konuflmay› tamam›yla terk etmifltir. “Risale-i Nur,
benimle sohbetten on derece ziyade faydal›d›r” deyip,
ziyaretçi de kabul etmemektedir. Hatta yan›ndaki talebe-
leriyle dahi zarûret halinde konuflmaktad›r.
Art›k hayat›n›n son safhas›na geldi¤ini söylemekte,
daima içinde yaflad›¤› ay› ç›karabilece¤inden flüphe eder
bir vaziyette ecelini beklemektedir. Nurlar›n neflriyat›n-
dan memnun ve müteflekkirdir. Millet ve devletçe ‹slâmi-
yet ve saadet yolunda at›lan her ad›m› takdir ve tasviple
karfl›lamakta; hak yolunda yürüyen, ‹slâmî fleairi ihya
edenlere dua etmektedir. Ayn› zamanda, âlem-i ‹slâm›n
maddeten ve manen selâmet ve saadetini dilemekle ve
bu yolda giriflilen dahil ve hariçteki gayretlerden hadsiz
derecede sevinç ve memnuniyet duymaktad›r.
Risale-i Nur’u Kur’ân-› Hakîm’in bu zamana mahsus
bir mu’cizesi bilmekte, bu vatan› komünizm tehlikesin-
den Risale-i Nur’daki hakikat-i Kur’âniye muhafaza etti-
¤ini beyan etmekte ve âlem-i ‹slâmla hakikî kardeflli¤e ve
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1041
I
SPARTA
H
AYATI
manen:
mana bak›m›ndan, ma-
naca.
medar:
sebep, vesile.
memnuniyet:
memnunluk, se-
vinçli olufl.
menfaattar:
menfaat ve fayda
gören.
mu’cize:
benzerini yapmaktan
insanlar›n aciz kald›¤› fley.
muhafaza:
koruma.
müteflekkir:
teflekkür eden.
neflr:
kitap basma, ç›karma; her-
kese duyurma, yayma.
neflriyat:
yay›nlar.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
saadet:
mutluluk.
safha:
devre, merhale.
fleair:
dinin alâmetleri, iflaretleri.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
takdir:
k›ymet verme, be¤enme.
talebe:
ö¤renci.
tasvip:
münasip görme, uygun
bulma, uygun sayma.
teflrif:
flereflendirme; büyük biri-
nin bir yere gitmesi veya bir yer-
den gelmesi.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait.
uhuvvet:
kardefllik, din kardeflli-
¤i.
vaziyet:
durum.
zaruret:
zorunluluk, mecburiyet.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
beyan:
aç›klama, bildirme,
izah.
dahil:
iç, içerisi.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
dünyevî:
dünyaya ait.
ecel:
her canl›n›n Allah tara-
f›ndan takdir edilen ölüm
vakti.
elzem:
daha (en, pek) lâz›m,
lüzumlu, gerekli.
evvel:
önce.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat-i Kur’âniye:
Kur’ân’-
›n hakikati, Kur’ân’›n ifade et-
ti¤i gerçek.
hakikî:
gerçek.
hariç:
d›flar›.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihya:
canland›rma, diriltme,
hayat verme.
infla:
yapma, bina etme, kur-
ma.
intiflar:
yay›lma, yayg›nlafl-
ma, neflrolunma.
‹slâmî:
‹slâm ile alâkal›, ‹sla-
ma ait.
ittifak:
birleflme, fikir birli¤i
etme.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
kesret:
çokluk.
komünizm:
bütün mallar›n
ortaklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve
suresinde say›s›z hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
maddeten:
maddî olarak.
1...,1031,1032,1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039,1040 1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050,1051,...1390
Powered by FlippingBook