Tarihçe-i Hayat - page 1040

afak-› ‹slâm› saran zulmet bulutlar› Kur’ân’dan eline ve-
rilen bu mefl’ale-i hidayetle da¤›t›lacak, ölmeye yüz tut-
mufl zannedilen iman ruhu yeniden canlanacak, canlara
can katacak, manen ölmeye yüz tutan millet-i ‹slâmiyeyi
ihyâ edecek, âleme efendi olan ‹slâmiyetin, biiznillâh, ci-
hana efendili¤inin maddî manevî mübeflfliri olacakt›.
‹flte, bu kudsî hakikatin hamili ve nafliri olan ve haki-
katte bugünkü befleriyetin medar-› iftihar› bulunan bu
aziz zat, din düflmanlar›n›n plân›yla, vaktiyle bu beldeye
gönderilmifl, Anadolu’da tesis ettirilen rejimin aleyhinde
bulunmas›na, fiilî müdâhalesine mümânaat olunmufltu.
Heyhat! Esasen kendisi siyasetten çekilmiflti; ehl-i dün-
yan›n dünyas›na kar›flm›yordu. O, istikbâli nurland›racak
bir hakikatin telif ve neflrine çal›fl›yordu. Kâinat›n sahibi
ve hâdiselerin mutasarr›f› olan Allah, onun hâmîsi, mu-
ini ve yard›mc›s› idi.
‹flte, otuz sene sonra tekrar Barla’ya döndü¤ü zaman,
hizmet-i imaniyesinde nail oldu¤u büyük ikramlar›, ina-
yetleri düflünerek, müflahede ederek mesrur oldu; ve sü-
rurundan a¤l›yordu, secde-i flükrana var›yordu.
Hâl-i haz›rda Üstat Isparta’da ikamet eder. Bazen
Emirda¤’›na, bazen Barla’ya gider. Buralar›, Risale-i
Nur’un telif ve inkiflaf merkezleri oldu¤u için ruhen çok
alâkadard›r. Hem, kendisi doksan yafl›na yaklaflt›¤› ve
birçok defalar zehirlendi¤i için rahats›zd›r. Hastal›¤› tarif
edilmeyecek derecede a¤›rd›r ve fliddetlidir. Ruhen,
hissiyat› kuvvetli ve âlem, bahusus âlem-i ‹slâm, bilhassa
afak-› ‹slâm:
‹slâm›n ufuklar›, ‹s-
lâm›n gelece¤i.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
bahusus:
hususiyetle, en çok, he-
le.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
biiznillah:
Allah’›n izni ile.
bilhassa:
özellikle.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›, dün-
ya adam›, ahireti düflünmeyen.
Esasen:
asl›nda, temelinde, do¤-
rusu.
fiilî:
fiille ilgili, gerçekten yap›lan
ifl.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek, esas.
Hâl-i hâz›r:
flimdiki zaman, hâl.
hamî:
himaye eden, koruyan, gö-
zeten.
hâmil:
tafl›yan, götüren.
Heyhat:
yaz›k, çok yaz›k, ne ya-
z›k.
hissiyat:
hisler, duygular.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
ihya:
canland›rma, diriltme, ha-
yat verme.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
ikram:
ba¤›fl, ihsan.
iman:
inanç, itikat.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
inkiflaf:
ortaya ç›kma, geliflme.
istikbal:
gelecek zaman.
Kâinat:
evren; yarat›lm›fl olan
fleylerin tamam›, bütün âlemler.
kudsî:
mukaddes, yüce.
maddî:
madde ile alakal›, cisma-
nî.
manen:
mana bak›m›ndan, ma-
naca.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
medar-› iftihar:
iftihar sebebi,
övünme sebebi.
mefl’ale-i hidayet:
do¤ru yolu
gösteren lamba, ›fl›k.
1040 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
mesrur:
sevinçli, memnun.
millet-i ‹slâmiye:
‹slâm mille-
ti.
mübeflflir:
müjdeleyen, müj-
deci, iyi haber vererek sevin-
diren.
müdahale:
kar›flma.
muîn:
yard›mc›, Allah’›n yar-
d›ma muhtaç olanlara yard›m
eden manas›ndaki bir ismi.
mümanaat:
mani olma, en-
gelleme.
müflahede:
gözlem.
mutasarr›f:
tasarruf eden, ta-
sarruf sahibi olan, her fleyin
sahibi olan, mâlik.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
naflir:
eser, neflreden, yay›n-
layan, da¤›tan.
neflr:
kitap basma, ç›karma;
herkese duyurma, yayma.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
rejim:
idarede tutulan yol,
yönetme tarz›, düzenleme bi-
çimi.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
ruhen:
ruh ile.
Ruhen:
ruh ile.
secde-i flükran:
flükür secde-
si, flükretmek maksad›yla ya-
p›lan secde.
sürur:
sevinç, mutluluk.
telif:
eser yazma.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
zat:
kifli, flah›s.
zulmet:
karanl›k.
1...,1030,1031,1032,1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039 1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050,...1390
Powered by FlippingBook