Siz, Risale-i Nur’un tercüman› haysiyetiyle ve bu iman
hizmetinizin ‹slâm ufuklar›nda parlamas› cihetiyle gelen
bu asr›n bir hidâyet serdar›s›n›z.
Kur’ân-› Kerîm’in on dördüncü asr-› Muhammedîdeki
(a.s.m.) aziz dellâl› ve o müthifl zaman›n müthifl zulümâ-
t›na karfl› nur-i Kur’ân’la mukabele eden büyük fedakâr›
ve Risale-i Nur’un yüz binler nüshalar›n› yüz binler tale-
belerinin kalemleriyle her tarafta neflredip dinsizli¤e ve
küfr-i mutlaka karfl› bir sedd-i Kur’ânî tesis eden muhte-
flem kahraman› sevgili Üstad›m›z!
Âlemlere rahmetler ve saadetler getiren ve insanl›¤a
selâmet ve teselliler bahfleden bu mukaddes hizmetinizle
ehl-i imana zuhurunu müjde verip ispat etti¤iniz ve emâ-
releri gözükmeye bafllayan ve bütün k›talara flamil hâki-
miyet-i ‹slâmiyenin nurlu ve büyük bayram›n› bütün rû-
humuzla tebrik eder, Cenâb-› Haktan uzun ömürlerinize
dualar eder, ellerinizden tazimle öperiz.
Ankara Üniversitesi Nur
Talebelerinden
‹smail, Salih, At›f,
Ahmed,Ziya, Mehmed,
Abdullah
„®ò
asr:
yüzy›l.
asr-› Muhammedî:
Hz. Muham-
med’e ait as›r, onun yaflam›fl ol-
du¤u yüzy›l.
aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme.
cihet:
yön.
dellâl:
ilân edici; hakka davet
eden.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
hâkimiyet-i ‹slâmiye:
‹slâm›n
hakimli¤i, ‹slâmiyetin hâkim ol-
mas›.
haysiyet:
itibar.
hidayet:
do¤ru inanç ve yaflay›fl
üzere olmak.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür, hiç
bir imanî hükmü, delili kabul et-
meme, kesin ve tam bir inkar.
Kur’ân-› Kerîm:
Kur’ân; Hz. Mu-
hammed’e vahiyle indirilen en
son ‹lâhî kitap.
1030 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
muhteflem:
haflmetli, yüce.
mukabele:
karfl›l›k verme,
karfl›lama.
mukaddes:
takdis edilmifl,
kutsal, aziz, temiz.
müthifl:
dehflet veren, ürkü-
ten, dehfletli, korkunç.
neflr:
kitap basma, ç›karma;
herkese duyurma, yayma.
nurlu:
›fl›kl›, par›lt›l›.
nur-i Kur’ân:
Kur’ân-› Ke-
rîm’in nuru, ayd›nl›¤›, ›fl›¤›.
nüsha:
birbirinin ayn› olan
yaz›l› metinlerden her biri.
rahmet:
flefkat etmek, mer-
hamet etmek, esirgemek.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
saadet:
mutluluk.
flamil:
içine alan, kapsay›c›.
sedd-i Kur’ânî:
Kur’ân’a ait
set, Kur’ân’›n y›k›lmaz seddi,
kalesi.
selâmet:
salimlik, eminlik,
kurtulufl, korku ve endifleden
uzak olma.
serdar:
asker bafl›, bafl ku-
mandan, komutan.
talebe:
ö¤renci.
tazim:
hürmet, ululama, say-
g› gösterme.
teselli:
avunma.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
zuhur:
görünme, belli olma,
ortaya ç›kma.
zulümat:
karanl›klar, dinsiz-
lik, zulüm ve külür.