veriliyor. Nurculu¤un memlekette inkiflaf aleyhinde ga-
zetelerde beyanatlar, kanaatler ileri sürülüyor. 600 kadar
Nur Talebesinin mahkûmiyetini isihdaf eder flekilde, Tür-
kiyede yirmi befl yerde taharri yaplp, bir ksmnda dava
açlyor. Neticede, Risale-i Nurda ve Nur Talebelerinde
medar- ittiham bir nokta olmayp, suç bulunmad¤ ka-
naatine varlyor.
Samsunda açlan davada evvelâ mahkûmiyete karar
verilmiflse de, mahkeme-i temyizin Risale-i Nur eserleri
ve müellifi Bediüzzaman hakknda serd etti¤i mütalâa ile
mahkûmiyet kararn esastan bozmas sebebiyle, tekrar
yaplan duruflmada, yazlarda suç unsuru bulunmad¤
kanaatine varlarak, beraat karar verilmifltir.
En Büyük spat bafllkl yazdan dolay Samsunda
Üstadmz aleyhine de dava açlmflt. Samsuna mahke-
meye celbi isteniyordu. Çok rahatsz ve ihtiyar olmas se-
bebiyle kaza tabipli¤inden ald¤ bir raporu nazar- itibara
alnmayarak, mutlaka mahkemede bulunmas isteniyor-
du. Nihayet Üstad, Samsunda mahkemede bulunmaya
karar vererek, stanbula kadar geldi. Fakat shhatinin
bozuklu¤u ve tahammül edememesinden, yola devam
edemeyip heyet-i shhiyeden bir rapor alp mahkemeye
gönderdi. Raporda, Said Nursînin, yaplan muayene
neticesi, ne karadan, ne denizden ve ne de havadan
Samsuna gitmeye vücudu tahammül edemeyece¤i yaz-
l idi. Mahkemede, müdde-i umumî fliddetli srarlarla
Said Nursînin mutlaka mahkemede bulunmasn iste-
miflse de, mahkeme heyeti, shhiye raporuna istinaden,
TARHÇE- HAYATI
| 1021
I
SPARTA
H
AYATI
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
serd:
sözü düzgün ve güzel söy-
leme, birbiri ardnca düzgün ve
iyi konuflma.
shhat:
sa¤lk, esenlik.
shhiye:
sa¤l¤a ait, sa¤lkla ilgili.
tabip:
hasta tedavi eden kimse,
hekim, doktor.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl koyabil-
me, katlanma.
taharri:
arama, arafltrma.
Talebe:
ö¤renci.
aleyh:
karfl, karflt.
beraat:
temize çkma; bir da-
vann neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
beyanat:
açklamalar, izahlar.
celp:
yaz ile ça¤rma.
evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk olarak.
heyet:
kurul, komite.
heyet-i shhiye:
sa¤lk kuru-
lu.
inkiflaf:
ortaya çkma, gelifl-
me.
istihdâf:
hedef edinme, hedef
alma, hedef sayma, gaye
edinme, amaçlama.
istinaden:
istinat ederek, da-
yanarak.
kanaat:
görüfl, fikir.
kaza:
ilçe.
mahkeme-i temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme karar-
larnn yolunda verilip veril-
medi¤ini tetkik etmekle gö-
revli makam, yargtay.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
medar- ittiham:
suçlanma
sebebi.
müddeiumumî:
savc.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
mütalâa:
bir fleyi etraflca dü-
flünme, tetkik etme.
nazar- itibar:
dikkate alma,
dikkate de¤er gören bakfl.
nihayet:
en sonunda.
Nurcu:
Bedîüzzaman Said
Nursînin eserlerine ve fikirle-
rine taraftar olan, Risale-i
Nurlar okuyup neflreden
kimse.