daha muazzam bir kalabalk... Üstadmzn, vukufsuz
ehl-i vukuf raporuna bizzat verdikleri harikulâde cevap-
lar ve mahkemenin 5 Marta taliki... Titreyerek, günah
ve zaaflarma bin teessüf ve tövbe ederek yaklaflp, mü-
barek ellerini sonsuz bir ifltiyakla öptü¤üm ve içimi terte-
miz tutmaya çabalayarak gözlerini bulmaya cesaret etti-
¤im o an, o gün, hatralarmn en büyük ve en nadide yâ-
digâr olacak. Üniversiteli di¤er kardefllerim, Üstadmzn
hizmetinde bulunmakla fleref-i uzmaya kavuflmufllar. O
Üstadmzdan, Cenab- Hak ebediyen raz olsun ve bü-
tün talebelerine ve bilhassa benim gibi bîçare, zavall ve
âcizlere akl, dirâyet, azim ve ihlâs ihsan buyursun; âmin.
Evet kardeflim, bu asrn manevî flah oldu¤u, hayat ve
eserleriyle sabit olan bir Üstadn eserlerini biz muhtaçla-
ra lûtfeden Cenab- Hakka hadsiz flükürlerle beraber, flu
zamann yaralarna en münâsip bir ilâç, bir merhem ve
zulümatn tehacümüne maruz heyet-i slâmiyeye en na-
fi bir nur ve dalâlet vadilerinde hayrete düflenler için en
do¤ru bir rehber olan Risale-i Nuru, ölünceye kadar
okuyaca¤z, neflredece¤iz inflaallah.
Elbâkî Hüvelbâkî
stanbul Üniversitesi
Nur Talebelerinden
Kâmil
ì@Ġ
TARHÇE- HAYATI
| 1019
I
SPARTA
H
AYATI
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
münasip:
uygun.
nadide:
pek az bulunan, çok de-
¤erli.
nafi:
faydal.
neflr:
kitap basma, çkarma; her-
kese duyurma, yayma.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
raz:
rza gösteren, hoflnut olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sabit:
ispat edilmifl, ispatlanmfl.
fleref-i uzma:
en büyük fleref.
flükür:
Allahn nimetlerine karfl
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hal ile Allah hamd
etme.
talebe:
ö¤renci.
talik:
baflka bir zamana brakma,
erteleme.
teessüf:
üzülme, ac duyma.
tehacüm:
hücum etme, saldrma.
tevbe:
Allahtan af dileme.
vukuf:
anlama, bilme, haberli ol-
ma.
yadigâr:
bir kimseyi veya olay
hatrlatan eflya veya kimse.
zaaf:
zayflk, kuvvetsizlik.
zulümat:
karanlklar, dinsizlik, zu-
lüm ve külür.
âciz:
zayf, güçsüz.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle! anlamnda du-
ann sonunda söylenir.
asr:
yüzyl.
azim:
niyetli, kesin kararl.
bîçare:
çaresiz, zavall.
bilhassa:
özellikle.
bizzat:
kendisi, flahsen.
dalâlet:
iman ve slamiyetten
ayrlmak, azmak.
dirayet:
zeka, anlayfl, incelik-
leri kavrayfl.
ebediyen:
ebedî olarak, son-
suza kadar.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
knda bilgi ve yetki sahibi
olanlar.
elbâkî hüvelbâkî:
bâkî (ebe-
dî) olan Allahtr.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
harikulâde:
ola¤anüstü.
heyet-i slâmiye:
slâm top-
lulu¤u.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
baflka bir karfllk beklemek-
sizin, srf Allah rzas için yap-
ma.
ihsan:
ba¤fllama, ikram et-
me, lütuf.
inflaallah:
Allah izin verirse
manasnda kullanlan bir dua.
ifltiyak:
aflr isteme, çok fazla
arzu etme.
lütuf:
güzellik, hoflluk, iyilik,
ihsan.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri altnda bulunma.
muazzam:
çok büyük, ulu,
yüce.