Tarihçe-i Hayat - page 1025

Haßiye
Rusun Baflkumandan› kasten önünden üç defa geçti¤i
hâlde aya¤a kalkmayan ve tenezzül etmeyen ve onun
idam tehdidine karfl› izzet-i ‹slâmiyeyi muhafaza için ona
bafl›n› e¤meyen; ‹stanbul’u istilâ eden ‹ngiliz baflkuman-
dan›na ve onun vas›tas›yla fetva verenlere karfl›, ‹slâmi-
yet flerefi için, idam tehdidine befl para ehemmiyet ver-
meyen ve “Tükürün zalimlerin o hayâs›z yüzüne!” cüm-
lesiyle ve matbuat lisan›yla karfl›layan; ve Mustafa Ke-
mal’in, elli mebus içinde, hiddetine ehemmiyet verme-
yip, “Namaz k›lmayan haindir” diyen; ve Divan-› Harb-i
Örfînin dehfletli suallerine karfl›, “fieriat›n tek bir mese-
lesine rûhumu feda etmeye haz›r›m” deyip, dalkavukluk
etmeyen; ve yirmi sekiz sene, gâvurlara benzememek
için, inzivay› ihtiyar eden bir ‹slâm fedaisi ve hakikat-i
Kur’âniyenin fedakâr hizmetkâr›na maslahats›z, kanun-
suz denilse ki: “Sen, Yahudî ve H›ristiyan papazlar›na
benzeyeceksin, onlar gibi bafl›na flapka giyeceksin, bü-
tün ‹slâm ulemas›n›n icma›na muhalefet edeceksin; yok-
sa ceza verece¤iz” denilse, elbette öyle her fleyini haki-
kat-i Kur’âniyeye feda eden bir adam, de¤il dünyevî ha-
pis veya ceza ve iflkence, belki parça parça b›çakla kesil-
se, Cehenneme de at›lsa, katiyen, yüz rûhu da olsa-bü-
tün tarihçe-i hayat›n›n flehâdetiyle-feda edecek!
Acaba, bu vatan ve dinin gizli düflmanlar›n›n bu
efledd-i zulm-i Nemrudânelerine karfl›, manevî pek çok
kuvveti bulunan bu fedakâr›n tahammülü ve maddî
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1025
I
SPARTA
H
AYATI
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
bafl›na yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
istilâ:
ele geçirme, kaplama, ya-
y›lma.
izzet-i ‹slâmiye:
‹slâm›n gerektir-
di¤i haysiyet, fleref, yücelik.
kasten:
bile bile, isteyerek, kas›t-
l› olarak.
kat’iyen:
katî olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle.
maddî:
madde ile alakal›, cisma-
nî.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
maslahat:
uygun ifl, faydal› ifl.
matbuat:
bas›lm›fl fleyler, kitap-
lar, gazeteler, v.s.
mebus:
milletvekili.
mesele:
konu.
muhafaza:
koruma.
muhalefet:
birinin düflüncesine
z›t düflüncede bulunma, karfl›
koyma, bir düflünce, fiil veya ha-
rekete karfl› durma.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
fleref:
onur, haysiyet.
fieriat:
Allah taraf›ndan peygam-
ber vas›tas›yla bildirilen, ‹lâhî
emir ve yasaklara dayanan hü-
kümlerin hepsi.
sual:
soru.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl› koyabil-
me, katlanma.
tarihçe-i hayat:
bir fleyin veya
insan›n do¤umdan ölüme kadar
bafl›ndan geçen fleyler, biyografi.
tehdit:
korkutma, gözda¤› ver-
me.
tenezzül:
kendine ayk›r› düflen
bir ifli veya durumu kabul etme,
alçalma.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
vas›ta:
arac›l›k.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
baflkumandan:
baflkomutan,
bir devletin silahl› kuvvetleri-
nin en yüksek rütbelisi.
dalkavuk:
kendisine ç›kar ve
yarar sa¤layacak olan kimse-
lere afl›r› sayg› ve hayranl›k
göstererek yaranmak isteyen
kimse.
Divan-› Harb-i Örfî:
‹ttihat ve
Terakki hükümeti zaman›nda
31 Mart Olay›ndan sonra ku-
rulan ve oldukça sert kararlar
alan s›k›yönetim mahkemesi.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
k›ymet.
efledd-i zulm-i Nemrudâne:
Nemrutça zulmün en çetini,
en serti.
fedâ:
u¤runa verme, kurban
olma.
fedaî:
can›n› esirgemeyen,
mühim bir maksat u¤runa ca-
n›n› vermeye haz›r bulunan.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
fetva:
‹slam’da bir mesele
hakk›nda dinî meselelere tam
vâk›f yetkili kimseler taraf›n-
dan verilen fler’i hüküm.
gâvur:
Müslüman olmayan.
hain:
h›yanet eden, arkadan
vuran.
hakikat-›
Kur’âniye:
Kur’ân’›n hakikat›, Kur’ân’›n
ifade etti¤i gerçek.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
icma:
fikir birli¤ii etme.
ihtiyar:
seçme, tercih etme.
1...,1015,1016,1017,1018,1019,1020,1021,1022,1023,1024 1026,1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035,...1390
Powered by FlippingBook