Tarihçe-i Hayat - page 1022

Bediüzzaman’›n ‹stanbul mahkemelerinden birinde isti-
nabe suretiyle ifadesinin al›nmas›na karar verdi. Nihayet,
devam eden mahkemeler neticesinde, Samsun Mahke-
mesi, dava mevzuu yaz›da mahkûmiyeti icap ettirecek
bir kas›t görmedi¤inden, Said Nursî’nin beraatine karar
verdi.
ì@Ġ
ÜSTADIMIZ BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ BU
MÜDAFAAYI ‹STANBUL MAHKEMES‹NDE
OKUMUfi VE MAHKEMES‹ BERAATLE N‹HAYET
BULMUfiTUR
Gizli düflmanlar›m›z, bu ramazan-› flerifte, tekrar, adli-
yeyi benim aleyhime sevk ettiler. Mesele de, bir gizli ko-
münist komitesiyle alâkadard›r.
Birisi: Bütün bütün kanun hilâf›na olarak, beni tek ba-
fl›mla ve yaln›z olarak k›rda ve da¤da otururken, üç silâh-
l› jandarma ile bir baflçavufl yan›ma gönderdiler. “Sen
bafl›na flapka giymiyorsun” diye, zorla beni karakola ge-
tirdiler. Ben de, adaleti hedef tutan bütün adliyelere söy-
lüyorum ki:
Böyle befl vecihle kanunsuzluk edip kanun nâm›na befl
vecihle ‹slâm kanunlar›n› k›ran adam, hakikî kanunsuz-
luk ile ittiham edilmek lâz›m gelirken, onlar›n o acip ka-
nunsuzlu¤u ve bahanesiyle, iki seneden beri vicdanî azap
verdiklerinden; elbette mahkeme-i kübra-i haflirde bunun
cezas›n› çekeceklerdir. Evet otuz befl senedir münzevi
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
adliye:
mahkeme, yarg›lama iflle-
riyle u¤raflan daire.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
azap:
eziyet, iflkence; büyük s›-
k›nt›, fliddetli ac›.
bahane:
as›l sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
beraat:
temize ç›kma; bir dava-
n›n neticesinde suçsuz oldu¤u
anlafl›lma.
hakikî:
gerçek.
1022 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hilâf›na:
z›dd›na, tersine, ak-
sine.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
istinabe:
davan›n görülmekte
oldu¤u mahkemeye gönderil-
mek üzere baflka bir yerde
bulunan bir flahitin oradaki
mahkeme taraf›ndan ifadesi-
nin al›nmas›.
ittiham:
suç alt›nda bulu›n-
ma, töhmetli olma.
komite:
kötü bir maksat için
toplanm›fl topluluk, cemiyet.
komünist:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
mahkeme-i kübra-i haflir:
haflrin en büyük mahkemesi,
öldükten sonra bütün insan-
lar›n diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i en
büyük mahkeme.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
mesele:
konu.
mevzu:
konu.
müdafaa:
savunma.
münzevi:
inzivaya çekilen,
köfleye çekilmifl, yaln›z.
nam:
ad.
nihayet:
en sonunda.
ramazan-› flerif:
mübarek,
flerefli ramazan ay›.
sevk:
yöneltme.
suret:
biçim, flekil, tarz.
vecih:
cihet, yön.
vicdanî:
vicdanla, kalbî his ile
ilgili, vicdana ait.
1...,1012,1013,1014,1015,1016,1017,1018,1019,1020,1021 1023,1024,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,1032,...1390
Powered by FlippingBook