Bediüzzamann stanbul mahkemelerinden birinde isti-
nabe suretiyle ifadesinin alnmasna karar verdi. Nihayet,
devam eden mahkemeler neticesinde, Samsun Mahke-
mesi, dava mevzuu yazda mahkûmiyeti icap ettirecek
bir kast görmedi¤inden, Said Nursînin beraatine karar
verdi.
ì@Ġ
ÜSTADIMIZ BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ BU
MÜDAFAAYI STANBUL MAHKEMESNDE
OKUMUfi VE MAHKEMES BERAATLE NHAYET
BULMUfiTUR
Gizli düflmanlarmz, bu ramazan- flerifte, tekrar, adli-
yeyi benim aleyhime sevk ettiler. Mesele de, bir gizli ko-
münist komitesiyle alâkadardr.
Birisi: Bütün bütün kanun hilâfna olarak, beni tek ba-
flmla ve yalnz olarak krda ve da¤da otururken, üç silâh-
l jandarma ile bir baflçavufl yanma gönderdiler. Sen
baflna flapka giymiyorsun diye, zorla beni karakola ge-
tirdiler. Ben de, adaleti hedef tutan bütün adliyelere söy-
lüyorum ki:
Böyle befl vecihle kanunsuzluk edip kanun nâmna befl
vecihle slâm kanunlarn kran adam, hakikî kanunsuz-
luk ile ittiham edilmek lâzm gelirken, onlarn o acip ka-
nunsuzlu¤u ve bahanesiyle, iki seneden beri vicdanî azap
verdiklerinden; elbette mahkeme-i kübra-i haflirde bunun
cezasn çekeceklerdir. Evet otuz befl senedir münzevi
acip:
tuhaf, hayrette brakan.
adliye:
mahkeme, yarglama iflle-
riyle u¤raflan daire.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
aleyh:
karfl, karflt.
azap:
eziyet, iflkence; büyük s-
knt, fliddetli ac.
bahane:
asl sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
beraat:
temize çkma; bir dava-
nn neticesinde suçsuz oldu¤u
anlafllma.
hakikî:
gerçek.
1022 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hilâfna:
zddna, tersine, ak-
sine.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
istinabe:
davann görülmekte
oldu¤u mahkemeye gönderil-
mek üzere baflka bir yerde
bulunan bir flahitin oradaki
mahkeme tarafndan ifadesi-
nin alnmas.
ittiham:
suç altnda bulun-
ma, töhmetli olma.
komite:
kötü bir maksat için
toplanmfl topluluk, cemiyet.
komünist:
bütün mallarn or-
taklafla kullanld¤ ve özel
mülkiyetin olmad¤ iddiasn-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
mahkeme-i kübra-i haflir:
haflrin en büyük mahkemesi,
öldükten sonra bütün insan-
larn diriltilerek Allah huzu-
runda hesaba çekilece¤i en
büyük mahkeme.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
mesele:
konu.
mevzu:
konu.
müdafaa:
savunma.
münzevi:
inzivaya çekilen,
köfleye çekilmifl, yalnz.
nam:
ad.
nihayet:
en sonunda.
ramazan- flerif:
mübarek,
flerefli ramazan ay.
sevk:
yöneltme.
suret:
biçim, flekil, tarz.
vecih:
cihet, yön.
vicdanî:
vicdanla, kalbî his ile
ilgili, vicdana ait.