Demokratlar ve âdil heyet-i hâkimeyi sonsuz minnetler-
le tebrik eder; ve arz ederiz ki:
Uzun senelerden beri terakki ve teâlîsi için çalflt¤nz
ve u¤runda feda-i nefis ve can eyledi¤iniz hakikat-i
Kurâniyenin bugün bütün bir memleket, bir millet ça-
pnda ehl-i imann kalblerine sürurlar getirerek fevkalâde
inkiflaf, hizmetine memur klnd¤nz ve bilfiil muvaffak
oldu¤unuz kudsî dava ve hizmetinizin ne kadar yüksek ve
parlak oldu¤unu günefl gibi ispat ediyor.
Yirmi befl-otuz seneden beri bütün mânilere ve skn-
tlara ra¤men bu kadar sabr ve metanetiniz ve Kurân-
dan kalb-i münevverinize gelen Risale-i Nurun neflri ci-
hetinde bu harika hizmet ve mücahedeleriniz, istikbâlin
nesillerine ve slâmn kahraman mücahitlerine bir nümû-
ne-i iktida ve imtisal oluyor. Kurân güneflinin sönmeyen
nurlar ve ebedî lemalar olan Nur flualaryla cehl ve da-
lâlet karanlklarn izale ederek, milyonlar kalpleri o nur-
la nurlandrp, ehl-i iman kendinize minnettar ettiniz. Bu
vatan ve bu millet, bu tarih ve bu toprak, sizin bu hizme-
tinizi, bu fedakârl¤nz hiçbir zaman unutmayacaktr.
Ebediyet âlemine göç eyledi¤inizde dahi, sizin bu hizme-
tiniz bir çekirdek olup, ondan fflkran bir flecere-i âliye
her taraf kaplayacak ve o Nur a¤acnn etrafna topla-
nan büyük cemaatler ve Risale-i Nurun yükselen ebedî
flualar, o hizmetinizi ilelebed ve daha parlak ve daha fla-
flaal idame edecekler.
TARHÇE- HAYATI
| 1029
I
SPARTA
H
AYATI
mâni:
engel.
metanet:
metin olma, dayankl-
lk, sa¤lamlk.
minnet:
bir iyilik karflsnda yük
altnda kalma, kendini manevî
olarak borçlu hissetme.
minnettar:
bir iyili¤e karfl teflek-
kür duygusu içinde olan.
mücahede:
savaflma, mücadele.
mücahit:
cihat eden, savaflan.
muvaffak:
baflarmfl, baflarl.
nesil:
kuflak, nesil.
neflr:
kitap basma, çkarma; her-
kese duyurma, yayma.
nümune-i iktida:
örnek alnp
uyulacak tarzdaki nümune, uyu-
lacak, tâbi olunacak örnek.
nümune-i imtisal:
örnek alna-
cak flekildeki nümune, örnek nü-
mune.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sabr:
dayanma, katlanma, zor-
luklara dayanma gücü.
flaflaa:
parlaklk, parlama.
flecere-i âliye:
büyük, yüce a¤aç.
flua:
fln, bir flk kayna¤ndan
uzanan flk telleri.
sürur:
sevinç, mutluluk.
teâlî:
yükselme, yücelme, çok
yüce olma.
terakki:
yükselme, ilerleme.
âdil:
adaletli olan, do¤ruluk
gösteren.
arz:
sunma, bildirme.
bilfiil:
bizzat kendi çalflmas
ile, kendi yaparak.
cehl:
cahillik, bilgisizlik.
cemaat:
topluluk.
cihet:
yön.
dalâlet:
iman ve slamiyetten
ayrlmak, azmak.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
Ebediyet:
sonsuzluk.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
feda-i nefis ve can:
nefsini ve
cann feda etme.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
hakikat-
Kurâniye:
Kurânn hakikat, Kurânn
ifade etti¤i gerçek.
hârika:
ola¤anüstü.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
idame:
devam ettirme, sür-
dürme.
ilel-ebed:
ebede kadar, son-
suza de¤in.
inkiflaf:
ortaya çkma, gelifl-
me.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
istikbal:
gelecek zaman.
izale:
giderme, ortadan kal-
drma.
kalb-i münevver:
nurlanmfl
kalp, nurlu gönül.
kudsî:
mukaddes, yüce.
lema:
parlt.