Tarihçe-i Hayat - page 1036

Emniyetin pek çok gizli mensuplar›, Nur Talebeleri
aras›nda dolaflmaya, her hareketlerini kontrola bafllad›-
lar. Ankara, ‹stanbul, Adapazar›, Safranbolu, Karabük,
Dinar, ‹nebolu, Van gibi yerlerde araflt›rmalar, sorgular
yap›ld›. Yap›lan bütün tetkikat ve taharriler neticesi, va-
tan, millet aleyhinde zerre kadar bir hareket bulunma-
y›p, bilâkis her vatandafl›n gö¤sünü iftiharla kabartacak
ilmî, imanî, vatanî hizmetler, ahlâkî gayret ve faaliyetler
ile hareket ettikleri, Risale-i Nur’u okumak, okutmak ve
neflrine çal›flmaktan baflka bir gaye ve maksatlar› bulun-
mad›¤› anlafl›lmas›yla, “
Nurcularda suç bulam›yoruz,
medar-› mes’uliyet bir hareket ve faaliyetleri görülme-
mifltir
” diye umumen kanaat getirildi. Bu soruflturmalar,
Risale-i Nur’un hakkaniyetinin anlafl›lmas›na vesile oldu.
Neticede Nurlar›n beraatine karar verildi.
Urfa ve Diyarbak›r’daki, faal Nur Talebeleri, birer
Medrese-i Nuriye kurdular. Risale-i Nur’u her s›n›f halk-
tan, bilhassa talebelerden, gençlerden gelen cemaate
okumak suretiyle, ilmî derslere bafllad›lar; bu zamanda
pek ehemmiyetli olan talebe-i ulûmun flerefini ihya etti-
ler. fiark havalisinde büyük hizmet-i imaniye îfâ olundu.
Bir aral›k, Diyarbak›r’da, orada nurlarla imana ve
Kur’ân’a hizmet eden faal bir Nur Talebesi aleyhine dava
aç›ld›; beraatle neticelendi, mü’minlerin sürur ve minnet-
tarl›¤›na vesile oldu.
Afyon’da da devam eden mahkeme neticelendi. 1956
tarihinde Risale-i Nur’u inceleyen Diyanet ‹flleri Müflave-
re Kurulu, verdi¤i bir raporla, Risale-i Nur’un iman ve
ahlâkî:
ahlakla ilgili, ahlaka ait.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
beraat:
temize ç›kma; bir dava-
n›n neticesinde suçsuz oldu¤u
anlafl›lma.
bilâkis:
aksine, tersine.
bilhassa:
özellikle.
cemaat:
topluluk.
ehemmiyetli:
önemli.
Emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hakimiyetinin sa¤lanmas›.
faal:
çal›flkan, gayretli.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk.
havali:
bölge, etraf, çevre, civar.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
ifa:
bir ifli yapma, yerine getirme.
iftihar:
gurur, övünme.
ihya:
canland›rma, diriltme, ha-
yat verme.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
iman:
inanç, itikat.
imanî:
imana dair olan, imanla il-
gili.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
1036 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
medar-› mes’uliyet:
sorum-
luluk sebebi.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’lar›n okun-
du¤u yerler.
mensup:
bir fleye veya kim-
seye ba¤l› olan, üye.
minnettar:
bir iyili¤e karfl› te-
flekkür duygusu içinde olan.
mü’min:
iman eden, inanan.
Müflavere:
istiflare etme, bir
konuda bilen ve güvenilen
kimselerin görüflünü alma,
dan›flma, meflveret.
neflr:
kitap basma, ç›karma;
herkese duyurma, yayma.
Nurcu:
Bedîüzzaman Said
Nursî’nin eserlerine ve fikirle-
rine taraftar olan, Risale-i
Nur’lar› okuyup neflreden
kimse.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
fiark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
fleref:
onur, haysiyet.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sürur:
sevinç, mutluluk.
taharri:
arama, araflt›rma.
talebe:
ö¤renci.
talebe-i ulûm:
ilim tahsil
eden, ilimlerle u¤raflan ö¤ren-
ci.
tetkikat:
araflt›rmalar, incele-
meler.
umumen:
umumî olarak, bü-
tün olarak.
vatanî:
vatanla alâkal›, vatan-
la ilgili, vatana ait.
vesile:
arac›, vas›ta.
zerre:
pek ufak parça, en kü-
çük parça.
1...,1026,1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035 1037,1038,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,...1390
Powered by FlippingBook