teflriften ve bu ulvî nurdan... Üstad›m›z, art›k bu flehrin
günefli. O giderse, ufkundaki günefl de onu takip edecek
ve milyonluk flehir karar› verecek. Tesellimiz, Fatih fleh-
rinin Risale-i Nur’la ayd›nlanaca¤› ve parlayaca¤› ümidi-
dir.
Üstad›m›z›n teflrifini telefonla haber verdikleri zaman,
cans›z vücudumdan birdenbire bir cereyan geçti. Öldürü-
cü ve uyuflturucu de¤il, dirilten, canland›ran bir cereyan.
Maddî ve manevî varl›¤›m›n bir anda kuvvet bulup, mu-
azzam bir m›knat›s›n beni çekti¤ini hissettim. A¤›r Ceza
Mahkemesine vâs›l oldu¤um zaman, biraz evvelki tahas-
süslerimin bütün cemiyette hâkim oldu¤unu fark ettim.
Mahkemenin içi ve d›fl› t›kl›m t›kl›m dolu idi. Kalabal›¤›
yararak içeri girmek istedim; fakat gözüm iki üniversite-
li talebenin aras›na yürüyen Üstada iliflti. Manas›yla oldu-
¤u kadar maddesi ve k›yafeti ile de bam baflka olan ve flu
anda milyonlarca gözün onun üzerinde topland›¤› müs-
tesnâ varl›k, sanki hiçbir fleyle alâkadar de¤ildi ve hiçbir
hâdiseden haberi yoktu...
Mahkemenin içindeyim. Ulvî isim zikredilir edilmez,
büyük adam koca bir milletin, dinin ve devrin tarihî mü-
messili olarak içeri girdi. Ufak bir kaynaflmay› müteakip
ç›t yok. Herkes, bu muhteflem ve muazzam an›n mana-
s›n› ve heyecan›n› duymakta...
Hastay›m demelerine ra¤men, Üstad›m›z›n yerlerin-
den y›ld›r›m gibi f›rlayarak itiraz ve izahlar›, mahkeme
heyetinin hayranl›kla büyük adam› seyri; ikinci celsede
alâkadar:
ilgili, iliflki.
1018 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
celse:
aral›ks›z yap›lan top-
lant›, oturum.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cereyan:
bir tarafa do¤ru
ak›fl, ak›nt›, ak›m.
evvel:
önce.
hâdise:
olay.
hâkim:
hükmeden, üstün
olan.
heyet:
kurul, komite.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belir-
tip karfl› ç›kma.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile
anlatma.
Maddî:
madde ile alakal›, cis-
manî.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muazzam:
ehemmiyetli,
önemli.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
mümessil:
temsil eden, tem-
silci.
müstesna:
benzerlerinden
üstün olan, seçkin, mümtaz.
müteakip:
den sonra.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
tahassüs:
hislenme, duygu-
lanma.
talebe:
ö¤renci.
tarihî:
tarihe ait, tarihle ilgili.
teselli:
avunma.
teflrif:
flereflendirme; büyük
birinin bir yere gitmesi veya
bir yerden gelmesi.
ulvî:
yüksek, yüce.
vas›l:
ulaflan, eriflen, kavuflan.
zikr:
anma, bildirme.