edinceye kadar ayn yolda yürümeye azmetmifl; bina-i
Sübhanî olan bedenini, yalnz Allah yolunda ypratmfl
olan büyük bir Müslüman. Bugün, Demokrasi vardr
denilen bir gün, kalkyor, yalnz Allah diyor, Kitap di-
yor, Resul diyor ve gençli¤e, Dikkat diyor. Der demez,
arkasndan savc (davay açan savc) yapflyor, Gel bura-
ya! Suç iflledin diyor.
Ve afak kapkara bir zulmet kaplamfltr.
Fakat, bakn flu asil ve necip ihtiyar Müslümana! Ne
kadar sakin ve ne kadar rahattr. Zira kesrette de¤il, vah-
dettedir. Gecenin zulmetinden ve gündüzün rengâren-
ginden bîfüturdur. Belâ zindannda safây seyretmekte-
dir. Cefa sofrasnda vefa bulan, mazhar- tecelli olandr.
Zira eflya hakikatlerinden haberdardr. Kesafeti letafete
kalbetmifltir. Kan çekilmifl damarlarnda, kan yerine
feyz-i Hak ve Nur cereyan etmektedir; ve savc (davay
açan savc) bu Müslüman kolundan yakalamfl, hapse
sürüklemektedir.
Niçin? Neden? Ne yapt bu pir-i fânî? Nedir kabaha-
ti bu ihtiyar Müslümann? Ne mi yapt? Bakn; savcya
(davay açana) göre neler ve neler yapt?
"
Gençlik Rehberi
adyla bir kitap çkard.
A. Lâikli¤e aykr hareket etti. Allah, din, iman lâikli-
¤e aykr olur mu? Olur! Peki, baflka?
B. Devletin içtimaî, iktisadî, siyasî ve hukukî temel ni-
zamlarn dinî esaslara uydurmak istedi.
Nasl, niçin ve ne maksatla yapt bunlar?
afak:
ufuklar.
asil:
soylu.
Belâ:
musibet, sknt.
bîfütur:
korkusuzca, aldrmaya-
rak, cesurca.
Cefa:
eziyet, sknt, zulüm.
cereyan:
akm, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
feyz-i Hak:
Hakkn bereketi, ihsa-
n.
haberdar:
haberli, bilgili.
hakikat:
gerçek, görülen bir fle-
yin asl esas.
hukukî:
hukuka ait, hukukla ilgi-
li, hukuk iflleriyle alâkal.
içtimaî:
toplulu¤a ait, toplumla il-
1008 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
gili, toplumsal.
iktisâdî:
iktisada ait, iktisatla
ilgili, tutumla alâkal.
iman:
inanç, itikat.
kalbolma:
bir halden di¤er
bir hale geçme, dönüflme.
Kesafet:
bulanklk, kir, açk
veya berrak olmama.
kesret:
çokluk.
letafet:
latiflik, hoflluk, ince-
lik.
mazhar- tecelli:
görünme
yeri, tecellilerin ortaya çkt¤
mekân.
necip:
asil, soylu kimse.
nizam:
düzen.
nüfuz:
bir kimsenin emir ve
hükümlerinin ifllemesi, geçer-
li olmas.
pîr-i fânî:
çok yafll kimse.
Resul:
Allahn elçisi, pey-
gamber.
safa:
rahat ve huzurlu olma,
gönül flenli¤i.
fiahsî:
flahsa, kifliye ait, husu-
sî.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete
ait.
temîn:
sa¤lama.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
vahdet:
birlik ve teklik.
vefa:
dostluk ve sevginin ge-
rektirdi¤i davranfllarda de-
vaml olma.
zulmet:
karanlk.