etmifl, hürriyet ve demokrasinin tesisine çalflmfl ve bu
hususta husule gelen muvaffakiyetten dolay da memnun
olmufltur. Risale-i Nurun gayesi de içtimaî nizam ve in-
tizam kalplere yerlefltirmektir. Siyasî rical, siyasî sahada
nizam- içtimaîyi, milletin hak ve hürriyetlerini temine
çalfltklar gibi, Risale-i Nur müellifi de, manevî sahada,
kalplerde bunlar yerlefltirmeye çalflyor. Gayeler müflte-
rektir. Bir mekteb-i irfan olan Risale-i Nurun müellifi ve
flakirtleri, asayiflin, nizam ve intizamn fahrî ve manevî
bekçileridir. Manevî sahada, kalplerde ve dima¤larda
anarflînin, bozgunculu¤un kalkmasna çalflmaktadrlar.
Kemal-i samimiyetle, hiçbir ivaz ve garaz olmakszn,
hiçbir karfllk beklemeksizin, yalnz Allah rzas için, mil-
let ve memleketin menfaati için çalflmaktadrlar. Bunu
yapmak bir cürüm ve cinayet de¤il, millet ve memlekete
bir hizmettir. Muâhezeye de¤il, takdire lâyktr.
Beraatini istemek hakkmzdr. Karar yüksek mahke-
menindir.
ì@Ġ
AVUKAT SENYÜDDN BAfiAKIN MÜDAFAASI
Müteakiben, müellifin di¤er vekili olan avukat Seni-
yüddin Baflak kalkmfl, ksa birkaç söz söylemifltir:
Artk mesele aydnlanmfl, hakikat günefl gibi tezahür
etmifltir. Yüksek Mahkeme her fleye vâkf olmufltur. Be-
nim buna ilâve edecek bir sözüm yoktur. Böyle kymetli,
faziletli, millet ve memleket için cansiperane ve hiçbir
TARHÇE- HAYATI
| 1005
I
SPARTA
H
AYATI
mekteb-i irfan:
ilim ve irfan oku-
lu, irfan yuvas.
menfaat:
fayda.
mesele:
konu.
Muaheze:
tenkit, itiraz, knama,
tariz.
Müdafaa:
savunma.
müellif:
eser telif eden, yazan.
müflterek:
ortak.
Müteakiben:
ard sra, arkasn-
dan, arka arkaya, pefli sra.
muvaffakyet:
baflarma, baflarl
olma.
nizam:
düzen.
nizam- içtimaî:
içtimaî nizam,
toplumla ilgili nizam, sosyal dü-
zen.
rical:
hükümet erkân, devlet
adamlar.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
rza:
raz olma, hoflnutluk.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
takdir:
kymet verme, be¤enme.
temîn:
sa¤lama.
tesis:
kurma, meydana getirme.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya çkma.
vâkf:
bir fleyi elde eden, bir iflten
haberli olan.
vekil:
bakan, baflkasnn yerine
ve adna konuflan.
anarfli:
her türlü düzen ve
otoriteye karfl koyarak kar-
flkl¤ meydana getirme du-
rumu.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hakimiyetin sa¤lanmas.
Berâet:
temize çkma; bir da-
vann neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
cansiperâne:
cann feda
edercesine, cann siper ede-
rek.
cinayet:
cana kyma, katl ve-
ya bu derecede a¤r bir suç.
cürüm:
hata, suç, kanuna zt
hareket.
dima¤:
akl, fluur.
fahrî:
bir karfllk beklenme-
den yalnzca fleref ve onur
vesilesi olarak kabul edilen
unvan, sfat, ifl.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
garaz:
kötü kast, düflmanca
niyet, kin.
hakikat:
gerçek.
husûl:
olma, meydana gelme.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
intizam:
düzenlilik, düzgün-
lük.
ivaz:
bir fleye bedel olarak
verilen veya alnan fley, karfl-
lk, bedel.
Kemal-i samimiyet:
samimi-
yetin tam oluflu, tam ve ku-
sursuz samimîlik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
Manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.