Tarihçe-i Hayat - page 1005

etmifl, hürriyet ve demokrasinin tesisine çal›flm›fl ve bu
hususta husule gelen muvaffakiyetten dolay› da memnun
olmufltur. Risale-i Nur’un gayesi de içtimaî nizam ve in-
tizam› kalplere yerlefltirmektir. Siyasî rical, siyasî sahada
nizam-› içtimaîyi, milletin hak ve hürriyetlerini temine
çal›flt›klar› gibi, Risale-i Nur müellifi de, manevî sahada,
kalplerde bunlar› yerlefltirmeye çal›fl›yor. Gayeler müflte-
rektir. Bir mekteb-i irfan olan Risale-i Nur’un müellifi ve
flakirtleri, asayiflin, nizam ve intizam›n fahrî ve manevî
bekçileridir. Manevî sahada, kalplerde ve dima¤larda
anarflînin, bozgunculu¤un kalkmas›na çal›flmaktad›rlar.
Kemal-i samimiyetle, hiçbir ivaz ve garaz olmaks›z›n,
hiçbir karfl›l›k beklemeksizin, yaln›z Allah r›zas› için, mil-
let ve memleketin menfaati için çal›flmaktad›rlar. Bunu
yapmak bir cürüm ve cinayet de¤il, millet ve memlekete
bir hizmettir. Muâhezeye de¤il, takdire lây›kt›r.
Beraatini istemek hakk›m›zd›r. Karar yüksek mahke-
menindir.
ì@Ġ
AVUKAT SEN‹YÜDD‹N BAfiAK’IN MÜDAFAASI
Müteakiben, müellifin di¤er vekili olan avukat Seni-
yüddin Baflak kalkm›fl, k›sa birkaç söz söylemifltir:
Art›k mesele ayd›nlanm›fl, hakikat günefl gibi tezahür
etmifltir. Yüksek Mahkeme her fleye vâk›f olmufltur. Be-
nim buna ilâve edecek bir sözüm yoktur. Böyle k›ymetli,
faziletli, millet ve memleket için cansiperane ve hiçbir
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1005
I
SPARTA
H
AYATI
mekteb-i irfan:
ilim ve irfan oku-
lu, irfan yuvas›.
menfaat:
fayda.
mesele:
konu.
Muaheze:
tenkit, itiraz, k›nama,
tariz.
Müdafaa:
savunma.
müellif:
eser telif eden, yazan.
müflterek:
ortak.
Müteakiben:
ard› s›ra, arkas›n-
dan, arka arkaya, pefli s›ra.
muvaffak›yet:
baflarma, baflar›l›
olma.
nizam:
düzen.
nizam-› içtimaî:
içtimaî nizam,
toplumla ilgili nizam, sosyal dü-
zen.
rical:
hükümet erkân›, devlet
adamlar›.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
r›za:
raz› olma, hoflnutluk.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
takdir:
k›ymet verme, be¤enme.
temîn:
sa¤lama.
tesis:
kurma, meydana getirme.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya ç›kma.
vâk›f:
bir fleyi elde eden, bir iflten
haberli olan.
vekil:
bakan, baflkas›n›n yerine
ve ad›na konuflan.
anarfli:
her türlü düzen ve
otoriteye karfl› koyarak kar›-
fl›kl›¤› meydana getirme du-
rumu.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hakimiyetin sa¤lanmas›.
Berâet:
temize ç›kma; bir da-
van›n neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafl›lma.
cansiperâne:
can›n› feda
edercesine, can›n› siper ede-
rek.
cinayet:
cana k›yma, katl ve-
ya bu derecede a¤›r bir suç.
cürüm:
hata, suç, kanuna z›t
hareket.
dima¤:
ak›l, fluur.
fahrî:
bir karfl›l›k beklenme-
den yaln›zca fleref ve onur
vesilesi olarak kabul edilen
unvan, s›fat, ifl.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
garaz:
kötü kas›t, düflmanca
niyet, kin.
hakikat:
gerçek.
husûl:
olma, meydana gelme.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
intizam:
düzenlilik, düzgün-
lük.
ivaz:
bir fleye bedel olarak
verilen veya al›nan fley, karfl›-
l›k, bedel.
Kemal-i samimiyet:
samimi-
yetin tam oluflu, tam ve ku-
sursuz samimîlik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
Manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
1...,995,996,997,998,999,1000,1001,1002,1003,1004 1006,1007,1008,1009,1010,1011,1012,1013,1014,1015,...1390
Powered by FlippingBook