edilen polisler, halkn tehacümüne mâni olamyordu. Ni-
hayet mahkeme reisinin halka hitaben, Hoca Efendiyi
seviyorsanz biraz meydan veriniz ki, mahkemeye devam
edebilelim demesi üzerine, halk çekilmeye bafllad. Bu
suretle, mahkemenin devamna imkân hasl oldu.
Gençlik Rehberi
ni basan matbaac ve sonra polisler
dinlendi. Daha sonra Üstat, ehl-i vukuf raporuna karfl
îtiraz eyledi. kindi namaz vakti geçmek üzere oldu¤un-
dan, Üstat namaz klmak üzere müsaade istedi. Mahke-
me Reisi, Üstadn bu ricasn kabul ederek muhakemeye
nihayet verdi.
Üstat, genç üniversitelilerin ve kendisini candan seven
talebelerinin kollar arasnda koridorlardan geçerken,
binlerce halk tarafndan alkfllanyor, kendisi de iki eliyle
sevgili talebelerini selâmlyordu. Adliye binasnn önünde
üç-dört bin kifli toplanmfl, Üstad görmek üzere bekli-
yorlard. Üstat, binlerce halkn alkfl tûfân arasnda mer-
divenlerden indi. Bu arada heyecandan a¤layanlar da
vard. Bu izdiham arasnda yaya yürümek kabil olmad¤
için, Nur Talebeleri tarafndan Üstat bir otomobile bindi-
rilerek, Sultanahmed Camiine gidilmifl ve cemaatle na-
maz klnarak ikametgâhna götürülmüfltü.
* * *
Üstad, 5 Mart 1952 son mahkeme günü, yine genç
mekteplilerle halk tabakalarndan müteflekkil binlerce
kendisini sevenlerin arasnda mahkeme salonuna girdi.
Mahkeme salonundaki izdihamn geçen defaki gibi
TARHÇE- HAYATI
| 997
I
SPARTA
H
AYATI
ehl-i vukuf:
hâkimler.
hâsl:
meydana gelme, orta-
ya çkma.
hitaben:
hitap ederek, söyle-
yerek.
itiraz:
bir mahkemenin görüfl
ve kararna karfl bir görüfl
öne sürülerek de¤ifltirilmesini
isteme.
izdiham:
aflr kalabalk.
mâni:
engel.
muhakeme:
bir dava ile ilgili
taraflarn hakim huzuruna
çkmalar, duruflma.
müsaade:
izin.
nihayet:
son.
reis:
baflkan.
Reis:
baflkan.
suret:
biçim, flekil, tarz.
talebe:
ö¤renci.
tehacüm:
hücum etme, sal-
drma.