AVUKAT MHR HELÂVIN MÜDAFAASINDAN
PARÇALAR
Risale-i Nur müellifi, bütün müellif ve muharrirlerin en
mütevâziidir; flöhret ve tekebbürün en büyük düflmandr.
Bütün dünya metâna arka çevirmifltir. Ne mal, ne flöh-
ret, ne nüfuz; bunlarn hiçbirisi onun pâyine ulaflama-
mfltr ve ulaflamaz. Gandi bile onun kadar dünyadan eli-
ni çekememifltir. Günde elli gram ekmekle ve bir çanak
çorba ile tagaddî eden bu büyük adam, yaflyorsa ancak
Kurân ve imana hizmet için yaflyor; baflka hiç, hiçbir
fleyin onun nazarnda kymet ve ehemmiyeti yoktur.
Böyle iken, eserinin methüsitayiflinde bulundu diye onu
suçlandrmaya çalflmak, 163üncü maddenin cürüm
a¤na sokmaya u¤raflmak, hak ve adaletle, insafla, ilim-
le, insanî düflünce ile, hukuk fikriyle, mantkla, akl ve fi-
kirle kabil-i telif midir? Buras yüksek mahkemenin tak-
dirine aittir...
Hükûmete muhalefet bahsi hakknda da birkaç söz
söyleyerek maruzatm neticelendirmek isterim.
Karflnzda kemal-i saffet ve samimiyetle âdilâne ka-
rarlarnza intizar eden bu asrdîde zat, ömründe hiçbir
defa hilâf- hakikat beyanda bulunmaya tenezzül etmifl
bir adam de¤ildir. lk celse-i muhakemede, bugünkü hü-
kûmetten memnun oldu¤unu ve muvaffakiyetine dua et-
ti¤ini, onun be¤enmedi¤i ve tenkit etti¤i hükûmet, eski
hükûmetler oldu¤unu alenen söylemifltir. Filhakika, mü-
vekkilim, bütün milletle beraber istibdada karfl mücadele
âdilâne:
adaletli olana yakflr bir
surette, do¤rulukla, âdilcesine.
alenen:
açktam aç¤a, gizleme-
den.
asrdîde:
asr görmüfl, asr bafl-
tanberi yaflamfl.
bahis:
konu.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
celse-i muhakeme:
muhakeme
oturumu, mahkeme heyetinin
müzakere müddeti boyunca otu-
rumu.
cürüm:
hata, suç, kanuna zt ha-
reket.
dua:
Allaha yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
Filhakîka:
hakikatte, esasnda,
hakikaten, gerçekten, do¤rusu.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hilâf- hakikat:
gerçe¤e ve haki-
kate zt, aykr.
ilim:
bilgi, marifet.
iman:
inanç, itikat.
insanî:
insanca.
intizar:
bekleme, gözleme.
istibdat:
idarede görülen her tür-
lü kanun dfl tazyik, bask.
kabil-i telif:
uzlafltrlabilir ve
ba¤dafltrabilir olan, münasiplik.
kemal-i saffet ve samimiyet:
tam bir samimiyet ve temizlik.
kymet:
de¤er.
maruzat:
arz edilenler, sunulan-
1004 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
lar.
medh ü sitayifl:
medih ve öv-
gü.
meta:
mal, servet; geçici dün-
ya zevki.
mücadele:
bir gayeye ulafl-
mak için gösterilen ferdî veya
toplu çaba.
Müdafaa:
savunma.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
muhalefet:
birinin düflüncesi-
ne zt düflüncede bulunma,
karfl koyma, bir düflünce, fiil
veya harekete karfl durma.
muharrir:
gazete vs. yazar.
mütevâz:
tevâzu eden, alçak
gönüllü olan, kibirsiz, göste-
riflsiz.
muvaffakyet:
baflarma, ba-
flarl olma.
müvekkil:
vekil tayin eden,
vekâlet veren.
nazar:
bakfl, nezdinde.
nüfuz:
bir kimsenin emir ve
hükümlerinin ifllemesi, geçer-
li olmas.
pay:
ayak.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
tagaddi:
gdalanma, gda al-
ma, beslenme.
takdir:
kymet verme, ölçme,
ölçüye vurma, de¤er biçme.
tekebbür:
kibirlenme, bü-
yüklük satma.
tenezzül:
kendine aykr dü-
flen bir ifli veya durumu kabul
etme, alçalma.
tenkîd:
elefltirme.
zat:
kifli, flahs.