Biz ki befl yüz bin fedakâr Nur Talebeleri, memleke-
tin her tarafnda emniyet ve asayiflin fahrî manevî muha-
fzlaryz; bize böyle bir isnatta bulunmalar günahlarn
en büyü¤üdür. Onlar bize o kadar zalimâne ihanetlerde
bulunduklar hâlde; biz asla hislerimize kaplmayarak,
gönüllerde emniyet ve asayifli temin yolunda, iman ve
Kurâna hizmet yolunda, gafletle anarflîye sapanlar düfl-
tükleri fevzâ gayyasndan kurtarmak yolunda çalflmak-
tan bir an hâlî kalmadk.
Muhterem hâkimler, flunu katî olarak arz ederim ki;
bu, delilsiz bir iddia de¤ildir. Bizim zulüm ve menfâ saha-
mz olan alt vilâyetin alt mahkemesi, uzun ve ince tet-
kikler neticesinde, emniyet ve asayifli ihlâl yolunda hiçbir
vukuat kaydetmemifltir. Bu hareketimiz ispat eder ki,
Nur mekteb-i irfannn talebeleri kalbler üzerinde ifller;
emniyet ve asayiflin bekçisini, kafalara, kalplere yerleflti-
rir. Bizim iman derslerimiz anarflîye karfldr, bozgunculu-
¤a karfldr, farmasonlara ve komünistlere karfldr. Mem-
leketin bütün zabta dairelerinden sorulsun, befl yüz bin
Nur irfan mektebi talebesinden birinin olsun, nizam ve
intizama aykr bir vukuat var mdr? Yoktur. Elbette yok-
tur. Çünkü hepsinin kalbinde nizam ve intizamn en sa¤-
lam muhafz olan iman bekçisi vardr.
Sebilürreflad
n 116nc nüshasnda Hakikat konuflu-
yor bafllkl makalemde bu hakikatleri uzun uzadya izah
ettim. Bütün dünyasn, hatta icap ederse hayatn, hat-
ta ahiretini dinine feda etti¤i, bütün hayat flahadet eden,
otuz befl seneden beri siyaseti terk eden, müteaddit
TARHÇE- HAYATI
| 1001
I
SPARTA
H
AYATI
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irfan:
hakikate vakf olma, künhe
varma, bir fleyin özüne inme, ilim
ve zekâ ile meydana gelen olgun-
luk.
isnâd:
dayandrma, mal etme, bir
fleyi bir kimseye ait gösterme.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
izah:
açklama, ayrntlar ile an-
latma.
katî:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal brakmayan.
komünist:
bütün mallarn ortak-
lafla kullanld¤ ve özel mülkiye-
tin olmad¤ iddiasnda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mekteb-i irfan:
ilim ve irfan oku-
lu, irfan yuvas.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu.
menfa:
nefyolunan yer, sürgün
yeri.
muhâfz:
koruyucu, bekçi.
muhâfz:
koruyucu, bekçi.
Muhterem:
sayg de¤er, hürmete
layk, saygn.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
nizam:
düzen.
nüsha:
gazete ve dergilerde say.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
nklk.
talebe:
ö¤renci.
temîn:
sa¤lama.
tetkik:
dikkatle arafltrma, incele-
me.
vilayet:
il.
vukuat:
vuku bulan fleyler, hadi-
seler, olaylar.
zabta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zâlîmâne:
zalimce, zulmedercesi-
ne.
zulüm:
hakszlk, eziyet, iflkence.
ahiret:
dünya hayatndan
sonra bafllayp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
anarfli:
her türlü düzen ve
otoriteye karfl koyarak kar-
flkl¤ meydana getirme du-
rumu.
arz:
sunma, bildirme.
asayifl:
rahat huzur, korku ve
endifleden uzak olma.
delil:
bir davay ispata yara-
yan fley, burhan.
emniyet:
güvenlik, kanun ve
nizam hakimiyetinin sa¤lan-
mas.
fahrî:
bir karfllk beklenme-
den yalnzca fleref ve onur
vesilesi olarak kabul edilen
unvan, sfat, ifl.
farmason:
masonluk cemiye-
ti.
fedâ:
u¤runa verme, kurban
olma.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
fevza:
kargaflalk, anarfli.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allahtan uzaklaflp nefsin
arzularna dalmak.
gayya:
Cehennemde bir kuyu
veya dere.
hakikat:
gerçek.
hâlî:
bofl, meflguliyetsiz, çal-
fllmayan.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
iddia:
bir fikri srarla savun-
ma, dava etme.
ihanet:
hakszlk etme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
iman:
inanç, itikat.