mahkemelerin o kadar incelemelerine ra¤men bu yolda
bir delil bulunamayan, sekseni aflmfl, kabir kapsna gel-
mifl, dünya metandan hiçbir nesneye malik olmamfl ve
ehemmiyet vermemifl bir adam hakknda, Dini, siyase-
te alet ediyor diyen, yerden gö¤e kadar, gökten yere
kadar haksz ve insafszdr.
Biz Nur mekteb-i irfan flakirtlerinin Kurân- Ha-
kîmden ald¤mz hakikat dersi fludur ki: Evde yahut bir
gemide, bir masum, on cani bulunsa, adalet-i Kurâniye
o mâsumun hakkna zarar vermemek için o haneyi, o
gemiyi yakmay menetti¤i hâlde, on masumu bir tek ca-
ni yüzünden mahv için, o hane, o gemi yaklr m? Yak-
lrsa en büyük zulüm, en büyük hyanet ve gadir olmaz
m? Bu sebeple asayifli ihlâl yolunda yüzde on cani yü-
zünden doksan masumun hayatn tehlikeye ve zarara
sokmay adalet-i lâhiye ve hakikat-i Kurâniye fliddetle
menetti¤i için biz bütün kuvvetimizle bu ders-i Kurâniye-
ye ittibaen asayifli muhafazaya kendimizi dinen mecbur
biliriz.
flte bizi böyle haksz isnatlarla itham eden Devr-i Sa-
bktaki gizli düflmanlarmz, flüphe yok ki, ya siyaseti din-
sizli¤e alet etmek istediler, yahut bilerek, bilmeyerek bo-
zuk ideolojileri memleketimize yerlefltirmek gayretine
düfltüler. Görülüyor ki, nizam ve intizam bozan, maddî,
manevî, memleketin emniyet ve asayiflini ihlâl eden biz-
ler de¤il, asl onlard. Hakikî bir Müslüman, samimî bir
mümin hiçbir zaman anarflîye ve bozgunculu¤a taraftar
olmaz. Dinin fliddetle menetti¤i fley, fitne ve anarflîdir.
adalet-i lahiye:
Allahn adaleti.
adalet-i Kurâniye:
Kurânn ada-
leti.
anarfli:
her türlü düzen ve otori-
teye karfl koyarak karflkl¤
meydana getirme durumu.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hakimiyetin sa¤lanmas.
cani:
cinayet ifllemifl kimse, ac-
masz, gaddar.
delil:
bir davay ispata yarayan
fley, burhan.
ders-i Kurâniye:
Kurân dersi,
Kurâna ait ders.
Devr-i Sabk:
geçmifl devir.
dinen:
din bakmndan, diyanet
noktasndan, dince.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hakimiyetinin sa¤lanmas.
fitne:
karflklk, bozgunculuk.
gadir:
zulüm, hainlik.
hakikat:
gerçek.
hakikat- Kurâniye:
Kurânn
hakikat, Kurânn ifade etti¤i ger-
1002 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
çek.
Hakikî:
gerçek.
hyanet:
hâinlik, ihanet, ken-
dine olan güveni kötüye kul-
lanma, sözünde durmayp
oyun etme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
intizam:
düzenlilik, düzgün-
lük.
isnâd:
dayandrma, mal et-
me, bir fleyi bir kimseye ait
gösterme.
itham:
suç isnat etme, suçla-
ma.
ittibaen:
ittiba ederek, tabi
olarak, uyarak.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
maddî:
madde ile alâkal.
mahv:
yok etme, ortadan
kaldrma, batma.
malik:
sahip.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
masum:
suçsuz, günahsz,
saf, temiz.
mekteb-i irfan:
ilim ve irfan
okulu, irfan yuvas.
men:
yasak etme, engelleme.
meta:
mal, servet; geçici dün-
ya zevki.
muhafaza:
koruma.
mümin:
iman eden, inanan.
nizam:
düzen.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
taraftar:
tarafl, bir taraf des-
tekleyen.
zulüm:
hakszlk, eziyet, ifl-
kence.