bulunmufl olmamalym. Onun için müdafaam yapma-
ma yüksek mahkemenin müsaadelerini rica ederim.
Peki Abdurrahman Bey, son müdafaanz dinleyece-
¤iz. Buyurun.
Gençlik Rehberi
isimli eser, Kurân- Azîmüflflann
emir ve tefsirlerinden ibaret bulunmasna, slâm dîninin
ve bu dinin emir ve nasihatlerini ihtiva eylemesine ve
Anayasann 70inci maddesine göre, flahsî masuniyet,
vicdan, tefekkür, söz ve neflir hak ve hürriyeti Türklerin
tabiî haklarndan oldu¤u; Anayasann 75inci maddesine
göre de hiçbir kimse, mensup oldu¤u din ve mezhepten
dolay muahaze edilemeyece¤inden; müvekkilimin Ana-
yasa ile kendisine bahfledilmifl bulunan bu din ve neflir
hürriyetinden mahrum edilerek cezaî takibe maruz bra-
klmas Anayasa hükümlerine mugayirdir.
Yukarda izah etti¤imiz kanunî taraflarmz, farzmu-
hal nazar- dikkate alnmaz, Türk Ceza Kanununun anti-
demokratik 163üncü maddesine göre müvekkilimin ta-
kibi mümkün farz edilirse, isnat edilen suçun tahliline ge-
çer ve flöyle deriz:
Bir Müslüman; ak saçl, yafll bir Müslüman. Saçn
bafln ve yafln bütün ömrü boyunca nurla a¤artmfl bir
Müslüman. Saç, bafl, yafl ve bütün vücudu Allahn nu-
ruyla ykanmfl, ter temiz ve bem beyaz bir Müslüman.
Bütün ömrü boyunca inam- Hak olan hayatn, Türk
milletinin salâh ve hakikî saadeti için vakfetmifl; emr-i
lâhî olan ruhunu fele¤in hakikî maliki Allaha teslim
TARHÇE- HAYATI
| 1007
I
SPARTA
H
AYATI
ma, tariz.
mugayir:
zt, karflt, muhalif, ayk-
r, farkl, baflka türlü.
müvekkil:
vekil tayin eden, ve-
kâlet veren.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
neflir:
kitap, gazete vs. bastrp ç-
karma.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
ruh:
dirilik kayna¤, hayatn te-
meli ve sebebi olan manevî var-
lk.
saadet:
mutluluk.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, hususî.
salâh:
barfl, rahatlk.
tefekkür:
derin düflünme; eflya-
nn hakikatini, yaratcnn srlarn
kavramak ve ibret almak için zih-
nen ve kalben düflünme.
tefsîr:
Kurânn mana bakmn-
dan izah, açklamas.
vakf:
ba¤fllamak.
vicdan:
insann içindeki, iyiyi kö-
tüden ayrabilen, iyilik etmekten
lezzet duyan ve kötülükten elem
alan manevî his.
azm:
kesin karar; kast, niyet.
bahfl:
ba¤fl, ihsan, verme.
bina-i Sübhanî:
lâhî bina,
Süphan olan Allaha ait bina.
cezaî:
cezaya ait, cezayla ilgi-
li.
emr-i lâhî:
lahî ifl; Allahn
emri.
farz:
bir netice elde etmek
için gerçek olarak kabul edi-
len bir tahminde bulunma.
farz- muhal:
imkânsz farz
etme, olmayacak bir fleyi ola-
cakmfl gibi düflünme.
felek:
gökyüzü, gök, sema.
hakikî:
gerçek.
hüküm:
karar, emir.
ibaret:
meydana gelen, olu-
flan.
ihtiva:
içine alma, kapsama.
inam- Hak:
Cenab- Hakkn
nimetlendirmesi.
isnâd:
dayandrma, mal et-
me, bir fleyi bir kimseye ait
gösterme.
izah:
açklama, ayrntlar ile
anlatma.
kanunî:
kanuna uygun, yasal.
Kurân- Azîmüflflan:
flan ve
flerefi yüce olan Kurân.
mahrum:
bir fleye sahip ola-
mayan, yoksun.
malik:
sahip.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri altnda bulunma.
masuniyet:
dokunulmazlk,
korunmuflluk.
mensup:
bir fleye veya kim-
seye ba¤l olan, üye.
mezhep:
dinde tutulan yol,
dinde anlayfl ve ibadet yolu.
muaheze:
tenkit, itiraz, kna-