Tarihçe-i Hayat - page 1000

“Hazret-i Ömer, hilâfeti zaman›nda, adî bir Hristiyan
ile mahkemede birlikte muhakeme olundular. Hâlbuki, o
Hristiyan ‹slâm hükûmetinin mukaddes rejimlerine, din-
lerine, kanunlara muhalif iken, mahkemede onun o hâli
nazara al›nmamas› aç›kça gösterir ki; adalet müessesesi
hiçbir cereyana kap›lmaz, hiçbir tarafgirli¤e kaymaz. Bu,
din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist
olmayan fiarkta, Garpta, bütün dünya adalet müessese-
lerinde câri ve hâkimdir.
“Ben de, din ve vicdan hürriyetinin bu ana umdesine
güvenerek, yüzlerce âyât-› Kur’âniyeye istinaden, mede-
niyetin bozuk k›sm›na, hürriyet perdesi alt›nda yürüyen
mutlak bir istibdâda, lâiklik maskesi alt›nda dine ve din-
darlara karfl› tatbik edilen en a¤›r bir bask›ya muhâlefet
etmifl isem, kanunlar haricine mi ç›km›fl oldum? Yoksa,
Anayasan›n hakikî ve samimî müdafaas›n› m› yapm›fl bu-
lundum? Haks›zl›¤a karfl›, zulme karfl›, kanunsuzlu¤a
karfl› muhalefet, hiçbir hükûmette suç say›lmaz; bilakis,
muhalefet meflru ve samimî bir muvazene-i adalet unsu-
rudur.
“
2.
Bana zulüm ve cefay› reva gören Devr-i Sâb›k›n
yapt›¤› isnatlar›n ikincisi, emniyet ve asayifli ihlâldir. Bu
vehim ve hayal ile, bu düzme isnad ile, yirmi sekiz sene
bana ceza çektirdiler, memleket memleket, mahkeme
mahkeme süründürdüler, zindandan zindana att›lar, kim-
se ile görüfltürmediler, tecrid ettiler, zehirlediler; türlü tür-
lü hakaretlerde bulundular.
adî:
basit, baya¤›, s›radan.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hakimiyetin sa¤lanmas›.
ayat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ayet-
leri.
bilâkis:
aksine, tersine.
cari:
cereyan eden, akan, iflleyen.
cefa:
eziyet, s›k›nt›, zulüm.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
Devr-i Sab›k:
geçmifl devir.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hakimiyetinin sa¤lanmas›.
Garp:
bat›, Bat›’da kalan bölgeler.
hakaret:
sayg› göstermeme, al-
çak görme, afla¤›lama.
hakikî:
gerçek.
hâkim:
hükmeden.
hariç:
bir fleyin d›fl›, d›flar›s›, d›flta
kalan.
hilâfet:
halifelik, Hz. Peygambere
vekil olarak Müslümanlar› ve ‹sla-
m› koruma görevi, ‹slam devlet
reisli¤i.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
isnâd:
dayand›rma, mal etme, bir
fleyi bir kimseye ait gösterme.
istibdat:
idarede görülen her tür-
lü kanun d›fl› tazyik, bask›.
istinaden:
istinat ederek, daya-
narak.
komünist:
bütün mallar›n ortak-
lafla kullan›ld›¤› ve özel mülkiye-
tin olmad›¤› iddias›nda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
meflru:
hukuka, kanuna uygun.
müdafaa:
savunma.
1000 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
müessese:
kurulufl, kurum.
muhakeme:
bir dava ile ilgili
taraflar›n hakim huzuruna
ç›kmalar›, duruflma.
muhalefet:
birinin düflüncesi-
ne z›t düflüncede bulunma,
karfl› koyma, bir düflünce, fiil
veya harekete karfl› durma.
muhalif:
muhalefet eden, bir
fiil ve düflünceye karfl› z›t dü-
flüncede bulunan.
mukaddes:
takdis edilmifl,
kutsal, aziz, temiz.
mutlak:
kesin.
muvazene-i adalet:
adaletin
ölçüsü, adaletin dengesi.
nazar:
bak›fl, dikkat.
rejim:
idarede tutulan yol,
yönetme tarz›, düzenleme bi-
çimi.
reva:
uygun, lây›k, yerinde.
samimî:
içten, candan, gönül-
den.
fiark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
tarafgir:
bir taraf› tutan, ta-
rafl›.
tatbik:
uydurma, uygulama.
tecrîd:
bir kiflinin baflka bir in-
san veya nesneyle olan iliflki-
sini kesme.
umde:
esas al›nacak fley; ilke,
prensip, rükün.
vehim:
zan, flüphe, yanl›fl ve
esass›z düflünce.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zindan:
hapishane.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, ifl-
kence.
1...,990,991,992,993,994,995,996,997,998,999 1001,1002,1003,1004,1005,1006,1007,1008,1009,1010,...1390
Powered by FlippingBook