“fiunlar› söyledi:
“‘...
Bu zamanda, z›nd›ka dalâleti ‹slâmiyete karfl›
muharebesinde nefs-i emmârenin plân›yla fleytan ku-
mandas›na verilen f›rkalardan en dehfletlisi yar›m ç›plak
han›mlard›r ki, aç›k baca¤›yla, dehfletli b›çaklarla ehl-i
imana taarruz edip, sald›r›yorlar. Nikâh yolunu kapama-
ya, fuhufl yolunu genifllettirmeye çal›flarak çoklar›n nefis-
lerini birden esir edip, kalp ve ruhlar›n› kebair ile yaral›-
yorlar; belki o kalplerden bir k›sm›n› öldürüyorlar
.’
“Peki, yalan m› bunlar? Fuhflu teflvik ve nikâh› imha
eden fahifleler güruhu inkâr m› ediliyor? Gizli ve aflikâr
fuhuflla ve devlet eliyle mücadele yok mu? Ceza Kanunu,
Fuhuflla Mücadele Nizamnamesi ve ahlâk zab›tas› bun-
larla geceli gündüzlü mücadele etmiyor mu?
“‘Var. Var amma, buna biz kar›fl›r›z, Allah ne kar›fl›r?’
diyor savc›. Peki, böyle desin. Desin amma, kanun, za-
b›ta ve savc›, suç ifllendikten sonra iflleyeni ve iflleteni ya-
kal›yor. Yani ifl olup bittikten sonra, namus pâyimâl olup
adam öldükten sonra. Daha evvel tedbir almaya kanu-
nen imkân yok; fakat, dinen buna imkân var: Allah kor-
kusu ve din. Bu korku sayesinde her türlü rezaletin önü
al›nabilece¤ini bildiriyor. ‹slâm dini bunu emrediyor.
‘Tedbiri evvelden al›n’ diyor. Nas›l? Nasihat edin, ikaz
edin, Allah’› tan›t›n, insan›n kalbinde Allah korkusu, Al-
lah sevgisi, atefl, Cehennem, ebedî azap, ebedî saadet
yer etsin; bilsin, anlas›n, sevsin ve korksun. Korksun ki
fenal›klardan kaçs›n, hem kendisi kurtulsun, hem de ce-
miyet. Savc› da, devlet de, hükûmet de, millet de rahat
amma:
ama, lakin, ancak.
aflikâr:
aç›k, belli, meydanda.
azap:
eziyet, iflkence; büyük s›-
k›nt›, fliddetli ac›.
cemiyet:
topluluk, birlik.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dinen:
din bak›m›ndan, diyanet
noktas›ndan, dince.
ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
evvel:
önce.
fâhifle:
ahlâks›z kad›n, zina eden
1010 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
kad›n.
fuhufl:
kötülük, namusa ayk›-
r› hareket, zina, gayr-› meflru
cinsî münasebet.
güruh:
cemaat, topluluk, k›-
s›m.
imha:
ortadan kald›rma,
mahvetme.
imkân:
mümkün olma, olabi-
lirlik.
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme.
kanunen:
kanuna göre, ka-
nunca, kanuna uyarak, kanun
yolu ile.
kebair:
büyük günahlar, ce-
zas› büyük olan günahlar.
mücadele:
savaflma, çat›flma,
kavga.
namus:
ar, edep, hayâ, ›rz.
nefs:
kötü vas›flar› kendisin-
de toplayan hay›rl› ifllerden
al›koyan güç.
nikâh:
evlenme.
Nizamname:
tüzük metni, il-
gili yerlere bildirilen resmî hü-
kümler.
payimal:
ayak alt›nda kalm›fl,
ayak alt›na al›nm›fl, çi¤nen-
mifl.
rezalet:
rezillik, alçakl›k.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
saadet:
mutluluk.
taarruz:
sald›rma, sataflma,
iliflme.
tedbir:
idare etme; önlem,
çare.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤-
lamakla vazifeli bulunan ida-
re, polis.