Bu müdafaay müteakip Üstat Said Nursîye baflka bir
diyece¤i olup olmad¤ mahkeme reisi tarafndan sorul-
mufl; mümaileyh aya¤a kalkarak:
Yalnz bir kelime söylemek için müsaadenizi rica ede-
rim.
Buyurunuz.
Muhterem vekillerim benim flahsm hakknda söyle-
mifl olduklar senakâr sözlere ben lâyk de¤ilim. Ben,
Kurân ve iman hizmetinde çalflan âciz bir adamm.
Baflka bir diyece¤im yoktur.
BERAAT KARARININ TEBL/
Bunun üzerine muhakeme hitam bulmufl; heyet-i hâ-
kime müflavereden sonra ittifakla beraat kararn tebli¤
etmifl ve bu karar mahkemede hazr bulunan üniversite-
liler ve halk tarafndan fliddetle alkfllanmfltr. Savclk ta-
rafndan temyiz edilmedi¤i için, karar kesinleflmifltir.
ì
@
Ġ
1014 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
âciz:
zayf, güçsüz.
beraat:
temize çkma; bir da-
vann neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
hitam:
son, nihayet.
iman:
inanç, itikat.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
müdafaa:
savunma.
muhakeme:
bir dava ile ilgili
taraflarn hakim huzuruna
çkmalar, duruflma.
Muhterem:
sayg de¤er, hür-
mete layk, saygn.
mumâileyh:
ismi geçen, bah-
sedilen.
müsaade:
izin.
müflavere:
istiflare etme, bir
konuda bilen ve güvenilen
kimselerin görüflünü alma,
danflma, meflveret.
müteakip:
den sonra.
reis:
baflkan.
senâkar:
sena eden, öven,
metheden.
tebli¤:
ulafltrmak, bildirmek.
temyiz:
bir davann kararnn
bir üst mahkeme tarafndan
tekrar incelenmesi.