1
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Çok mübarek Üstad›m›z Hazretleri,
Evvelâ:
Geçenlerde al›nan Nur eczalar›n›n hepsi da¤›l-
d›; Nurun müfltaklar› sürur içinde kald›lar. Nurdan k›sme-
ti olanlar, birer birer ç›k›p, ona kofluyorlar. Nur arayan
sîneler,
2
n
ón
Ln
h s
ón
Ln
h n
Ön
?n
W r
øn
e
hakikatince, buluyorlar. Bu
sefer Ziya kardeflimizin getirdi¤i otuz dört adet
Sözler
kap›fl›ld›.
Asa-y› Mûsa
’lar Ankara’ya ve Anadolu’nun
muhtelif yerlerine da¤›l›yor.
Risale-i Nur’un perde arkas›ndaki parlakl›¤›n› görme-
yenler dahi ona taraftard›rlar. Risale-i Nur’un Medrese-
tüzzehras› Anadolu çap›nda ve âlem-i ‹slâm ölçüsünde
geniflleyece¤ini, Risale-i Nur’daki hakikatin yüksekli¤in-
den ve dikkat ve tefekkürle okuyan mü’minlerin ve ehl-i
ilmin aras›nda vücuda gelen sars›lmaz uhuvvet ve kar-
defllikten anl›yoruz. Medresetüzzehran›n bu muazzam fa-
aliyeti, zemin yüzünde bahar mevsiminde olan ‹lâhî ve
muazzam neflir gibi sessiz, gürültüsüz, flaflaas›z, gösterifl-
siz ve mütevazi fakat muazzam bir flekilde cereyan et-
mektedir. F›traten acul olan insano¤lu, âlemde hâkim
olan kanun-i ‹lâhîyi düflünmeyerek, her meselenin istedi-
¤i vakitte hal olunmas›n› istiyor; küçük dairelerdeki vazi-
felerini atlay›p, büyük dairelere sap›yor.
Tohumlar› at›lm›fl ve sümbül vaktine gelmifl olan Risa-
le-i Nur’un yetifltirdi¤i hakikî imanl› zatlar, inflaallah
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 987
I
SPARTA
H
AYATI
mesele:
konu.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli.
mü’min:
iman eden, inanan.
müfltak:
arzulu, fazla istekli, iflti-
yak gösteren.
mütevâz›:
tevâzu eden, alçak gö-
nüllü olan, kibirsiz, gösteriflsiz.
neflir:
kitap, gazete vs. bast›r›p ç›-
karma.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
flaflaa:
gösterifl, debdebe.
sîne:
yürek, kalp, gönül.
sürur:
sevinç, mutluluk.
taraftar:
tarafl›, bir taraf› destek-
leyen.
tefekkür:
derin düflünme; eflya-
n›n hakikatini, yarat›c›n›n s›rlar›n›
kavramak ve ibret almak için zih-
nen ve kalben düflünme.
uhuvvet:
kardefllik, din kardeflli-
¤i.
vazife:
görev.
zat:
kifli, flah›s.
zemin:
yer.
acul:
çok aceleci, sab›rs›z.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›m-
lar.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, ilim
adamlar›.
Evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk olarak.
F›traten:
f›trî olarak, yarat›l›fl-
tan, yarat›l›fl itibariyle.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
hâkim:
hükmeden.
‹lâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-›
Hakka dair.
iman:
inanç, itikat.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’
manas›nda kullan›lan bir dua.
kanun-› ‹lâhî:
‹lâhî irade, ‹lâhî
kanun.
k›smet:
nasip.
MedresetüzZehra:
Bediüzza-
man’›n do¤uda (Van) yap›l-
mas›n› idarecilere teklif etti¤i,
fen ilimleriyle din ilimlerinin
birlikte okutulmas›n› düflün-
dü¤ü üniversite.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
2.
Kim ciddî olarak aray›fl içine girerse, bulur.