Bediüzzaman
Bergson,
Ahlâkla Dinin ki Kayna¤
adl son kitapla-
rndan birisinde, bilhassa ahlâkn, bir insan cemiyetinde,
alçalmfl vaka derekesinden ulvi mefkûre seviyesine an-
cak dindar ve temiz flahsiyetler sayesinde yükselebilece-
¤ini kaydeder.
Bu görüfl, insanlk ve Müslümanlk tarihinde saysz ör-
neklerle her zaman tahakkuk eylemifltir. Zaten psikoloji
ilmine dayanan terbiye sanat ananevî yollarnda bu
umdeye tutundu¤u ve yeni bir istikamet verilecek nesille-
ri bu kabil örnek insanlar taklide sevk etti¤i nispette, biz-
den evvelki devirlerde, bizden çok mesut insanlar yetifl-
tirmifltir.
Bediüzzaman, hangi cemiyette ve hangi devirde ya-
flarsa yaflasn iflte bu iflaret etti¤imiz örnek insan vasfla-
rn muhafaza eden temiz ve müstesna flahsiyetlerden bi-
risidir. Türk milletini mahvetmek için casus ellerle perde
arkasnda yetifltirilmifl ve Türk milletini yalanla, dolanla
her saniye aldatmay kendine bir geçinme sanat edinmifl
bir sürü vatan haini ve millet düflman mahlûklar, bu te-
miz flahsiyetin yllardan beri hayatn cendereye sokmufl-
tur. Sorarz: (Fakat kime soraca¤z? Bu sorgudan da ne
umaca¤z?) Bütün tarihimizde, her frsatta en korkunç ve
amansz düflmanl¤n ispat eden Fener Patrikleri muhte-
flem saraylarnda saltanat sürerken; bu aziz topra¤n
ananevî:
gelenekle ilgili, gele-
neksel.
aziz:
izzetli, muhterem, saygn.
bilhassa:
özellikle.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden topluluk.
cendere:
dar, skflk ve sknt ve-
ren yer.
dereke:
afla¤ inen basamak, afla-
¤ mertebe.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
evvel:
önce.
hain:
hyanet eden, arkadan vu-
ran.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istikamet:
do¤ruluk; inanç, dü-
982 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
flünce, niyet, tutum ve davra-
nflta Allahn rzasna uygun
olarak do¤ru yol üzere olma.
kabil:
tür, gibi.
mahlûk:
yaratk, Allah tara-
fndan yaratlmfl olan.
mahv:
yok etme, ortadan
kaldrma.
mefkure:
ülkü, gaye olan
fley.
mesut:
saadetli, bahtl, mut-
lu.
muhafaza:
koruma.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
müstesna:
benzerlerinden
üstün olan, seçkin, mümtaz.
nesil:
soy, zürriyet.
nispet:
oran, ölçü.
Patrik:
Ortodoks ve baz do¤u
kiliselerinde en büyük ruhanî
reis.
flahsiyet:
kiflilik.
sevk:
yöneltme.
tahakkuk:
gerçekleflme, ol-
ma; delil ile ispat edilme, ke-
sinleflme.
terbiye:
e¤itim; iyi ahlak, say-
g ve edep ö¤renme.
ulvî:
yüksek, yüce; manevî,
ruhanî.
umde:
herkesin güvendi¤i,
güvenilir kimse.
vaka:
vuku bulan, olay, hadi-
se.
vasf:
sfat.