Tarihçe-i Hayat - page 975

mesai hayat› ve flekli, birincisine çok benzemekle bera-
ber, fazla olarak ona Cenab-› Hakk›n bahfl buyurdu¤u
Müslümanl›k ve iman nuru da kendi ziyas›n› günefl gibi
‹slâm iklimlerine ve diyardan diyara afl›r›p götürmüfltür.
Arada sadece büyük ve flayan-› esef bir fark vard›r.
Bu fark birincisine dört yüz milyona yak›n bir insan
toplulu¤unun gösterdi¤i sars›lmaz inanç, hürmet ve ba¤-
l›l›k... Bizimkine karfl› da —mahdut bile olsa— baz› asa-
let fukarâs› soysuzlar›n a盤a vuran istihfaf ve sinsi hü-
cumlar›.
Yâ Rabbî! Neden bizi böyle her k›ymet ve fazileti pa-
çavraya döndürecek kadar pespayelefltirdin? Biliyoruz,
sana karfl› günah›m›z çok büyüktür. Yeter y⠋lâhî, yeter
bu sukut bize!
Cevat R›fat Atilhan
ì@Ġ
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 975
I
SPARTA
H
AYATI
asalet:
soyluluk, asil lik.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
fukara:
fakirler, yoksullar.
hücûm:
sald›rma.
hürmet:
sayg›.
iman:
inanç, itikat.
istihfaf:
küçümseme, hafife
alma, alay etme.
k›ymet:
de¤er.
mahdut:
s›n›rl›, belirli.
mesai:
çal›flma.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
paçavra:
de¤ersiz, i¤renç, k›y-
metsiz fley, veya kimse.
pespaye:
afla¤›l›k, adî, alçak,
soysuz.
flayan-› esef:
üzüntüye se-
bep, ac›maya de¤er, üzüntü-
ye de¤er, esef verici, üzüntü
verici.
sinsi:
gizlilik ve kurnazl›k be-
lirten.
sükût:
de¤erden düflme, de-
¤erini yitirme; susma.
ya ‹lahî:
Ey Allah’›m!.
ya Rabbî:
Ey her fleyi en gü-
zel flekilde terbiye ve idare
eden Rabb’im.
ziya:
›fl›k, ayd›nl›k, nur.
1...,965,966,967,968,969,970,971,972,973,974 976,977,978,979,980,981,982,983,984,985,...1390
Powered by FlippingBook