Tarihçe-i Hayat - page 971

Bediüzzaman Said Nur
Büyük ve dahi adamlar›n befli¤i olan Türkiye, flimdiye
kadar ne kadar mebzul mücahitler, mücedditler ve bütün
manas›yla büyük insanlar görmüfltür? Onlar›n idrak et-
tikleri hayat flartlar› ve gördükleri itibar, bulduklar› ve
mazhar olduklar› hürmet, kadir ve k›ymetlerine asla na-
kîse vermemekle beraber yürüdükleri hak yolunda mu-
hakkak ki kendilerine büyük kolayl›klar temin etmifltir.
Bu flartlar›n makûs tecellisine ve zulmün en a¤›r›na ma-
ruz kald›¤›m›z flu geçmifl yirmi befl y›l, bize a¤›r mücade-
le ve mücahedeler içinde yo¤urulmufl, davas›n›n ve ima-
n›n›n azametinden ilham alm›fl ve büyüklü¤ünü dünya-
n›n en ücra köflelerine yaym›fl bir dâhi, bir nur ve fazîlet
timsali hediye etmifltir.
Nuru birçok muzlim vicdanlar› ayd›nlatm›fl, kudreti bir-
çok zay›f imanl› insanlara cesaret vermifl, dehas› birçok
nasipsiz insanlar›n ruhuna ilham serpmifl olan bu büyük
adam, hiç flüphe yoktur ki, Said Nur Hazretleridir.
Ondan fazilet ve fedakârl›k dersi alan birçok yolunu
flafl›rm›fl insanlar kendilerini mes’ut ve ayd›nl›k bir sahra-
n›n ortas›nda bulmufllard›r. Dehas› ve celâdeti kadar ima-
n› da kuvvetli olan bu muhterem insan, yirmi befl y›ll›k is-
tibdat ve zulme gözlerini k›rpmadan gö¤üs geren ve
onun korkunç iflkence adaletsizli¤ine imandan do¤an bir
cüretle karfl› koyan tek flahsiyettir.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 971
I
SPARTA
H
AYATI
fley.
iman:
inanç, itikat.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
istibdat:
idarede görülen her tür-
lü kanun d›fl› tazyik, bask›.
itibar:
sayg› gösterme.
kadir:
bir ifli yapmaya gücü ye-
ten, kuvvet sahibi olan.
k›ymet:
de¤er.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
makûs:
baflka bir fleyin z›dd›, z›t,
ters.
maruz:
bir fleyin etkisi ve tesiri
alt›nda bulunma.
mazhar:
nail olma, flereflenme.
mebzul:
bol, çok.
mesut:
saadetli, bahtl›, mutlu.
mücadele:
savaflma, çat›flma,
kavga.
mücahede:
savaflma, mücadele.
mücahit:
cihat eden, savaflan.
müceddit:
hadis-i flerifle, her as›r
bafl›nda gelece¤i müjdelenen di-
nin yüksek hizmetkâr›; dine yeni
bir tarzla yaklaflan, asr›n flartlar›-
na göre ve ortaya at›lan yeni flüp-
he ve taarruzlara karfl› dini yo-
rumlay›p kuvvetlendiren büyük
âlim.
muhterem:
sayg› de¤er, hürmete
lay›k, sayg›n.
muzlim:
karanl›k, zulmetli.
nakîse:
eksiklik, noksanl›k, kusur.
nasip:
hisse, pay, k›smet.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
sahra:
büyük çöl, genifl saha.
flahsiyet:
de¤erli, yüksek kifli.
tecelli:
belirme, bilinme, görün-
me.
temîn:
sa¤lama.
timsal:
örnek, nümune.
ücra:
çok uçta, uç yer, tenha.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi kö-
tüden ay›rabilen, iyilik etmekten
lezzet duyan ve kötülükten elem
alan manevî his.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
azamet:
büyüklük.
celâdet:
yi¤itlik, bahad›rl›k,
kahramanl›k, kuvvet ve flid-
detlilik.
cür’et:
cesaret etme, yürekli-
lik, yi¤itlik.
dâhî:
son derece zeki, anla-
y›fll›, deha sahibi.
deha:
ola¤anüstü zeka sahibi
olma.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
hürmet:
sayg›.
idrak:
ak›l erdirme, anlama,
kavrama kabiliyeti.
ilham:
içe, gönüle do¤ma,
kalbe gelme, gönle do¤an
1...,961,962,963,964,965,966,967,968,969,970 972,973,974,975,976,977,978,979,980,981,...1390
Powered by FlippingBook