Tarihçe-i Hayat - page 961

sürgüne yolland›m. Memleket zindanlar›nda aylarca ihti-
lâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü
hakaretlere maruz kald›m. Zaman oldu ki, hayattan bin
defa ziyade, ölümü tercih ettim. E¤er dinim intihardan
beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar alt›nda
çürümüfl gitmiflti.
“Benim f›trat›m, zillet ve hakarete tahammül etmez.
‹zzet ve flahamet-i ‹slâmiye beni bu hâlde bulunmaktan
fliddetle men eder. Böyle bir vaziyete düflünce, karfl›mda
kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar
bir düflman kumandan› olsa tezellül etmem. Zulmünü,
hunharl›¤›n› onun surat›na çarpar›m. Beni zindana atar,
yahut idam sehpas›na götürür; hiç ehemmiyeti yoktur.
Nitekim öyle oldu. Bunlar›n hepsini gördüm. Birkaç da-
kika daha o hunhar kumandan›n kalbi, vicdan› zulümkâr-
l›¤a dayanabilseydi, Said bugün as›lm›fl ve mâsumlar
zümresine iltihak etmifl olacakt›.
“‹flte benim bütün hayat›m böyle zahmet ve meflakkat-
le, felâket ve musibetle geçti. Cemiyetin iman›, saadet ve
selâmeti yolunda nefsimi, dünyam› feda ettim; helâl ol-
sun. Onlara beddua bile etmiyorum. Çünkü, bu sayede
Risale-i Nur
, hiç olmazsa birkaç yüz bin, yahut birkaç
milyon kiflinin —adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar.
Afyon Savc›s› befl yüz bin demiflti, belki daha ziyade—
iman›n› kurtarmaya vesile oldu. Ölmekle, yaln›z kendimi
kurtaracakt›m, fakat hayatta kal›p da zahmet ve meflak-
katlere tahammül ile bu kadar iman›n kurtulmas›na hiz-
met ettim. Allah’a bin kere hamd olsun.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 961
I
SPARTA
H
AYATI
flehamet-i ‹slâmiye:
‹slâmdan
gelen cesaret ve yi¤itlik; ‹slâm›n
kazand›rd›¤› akla ve mant›¤a da-
yanan yi¤itlik ve kahramanl›k.
sehpa:
idama mahkûm olanlar›n
idam edildi¤i üç ayakl› düzen, da-
ra¤ac›.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl› koyabil-
me, katlanma.
tezellül:
kendini hor ve hakir
gösterme.
vaziyet:
durum.
vesile:
arac›, vas›ta.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi kö-
tüden ay›rabilen, iyilik etmekten
lezzet duyan ve kötülükten elem
alan manevî his.
zahmet:
s›k›nt›, eziyet, meflak-
kat.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
zillet:
hor ve hakir görülme, alçal-
ma.
zindan:
hapishane.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
Zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
zulümkâr:
zulüm yapan, zalim,
zulümlü.
zümre:
cemaat, topluluk.
beddua:
bir kimsenin kötü ol-
mas› için dua, kötü dua.
cebbar:
zorba.
cemiyet:
topluluk, birlik.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
k›ymet.
fedâ:
u¤runa verme.
felâket:
musibet, büyük dert,
bela.
f›trat:
yarat›l›fl, tabiat, mizaç,
huy.
hakaret:
sayg› göstermeme,
alçak görme, afla¤›lama.
hamd:
Allah’a karfl› flükran ve
memnuniyetini onu överek
bildirme.
helâl:
din bak›m›ndan günah
olmayan fley.
hunhâr:
kan içen, kan döken,
zâlim.
ihtilât:
kar›fl›p görüflme, bera-
ber yaflama.
iltihak:
kar›flma, kat›lma.
iman:
inanç, itikat.
izzet:
fleref, yücelik, de¤er.
kumandan:
komutan.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri alt›nda bulunma.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
men:
yasak etme, engelleme,
mâni olma.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›,
güçlük, zorluk.
musibet:
felaket, bela.
nefs:
kötü vas›flar› kendisin-
de toplayan hay›rl› ifllerden
al›koyan güç.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
saadet:
mutluluk.
1...,951,952,953,954,955,956,957,958,959,960 962,963,964,965,966,967,968,969,970,971,...1390
Powered by FlippingBook