Tarihçe-i Hayat - page 954

Risale-i Nur’u dikkat ve tefekkürle ve devaml› olarak mü-
sait vakitlerimizi bofla gidermeden okumak ve yazmak
en büyük ibadet ve zevk kayna¤›d›r; hâl ve istikbalin ve
biz gençlerin çok leziz ve ifltiyakla alaca¤› gayet nafi ve
vafi bir ilâç ve bir tiryakt›r, bir manevî kurtar›c›d›r. Bu ka-
tî hakikatler meydanda iken, ona bütün kuvvetimizle sa-
r›lmamak, bafltan afla¤› Risale-i Nur’u tetkik etmemek,
alâkadar olmamak, ancak gafletin eseri olabilir.
Hem, “Kim hakikat peflinde kofluyorsa, Risale-i Nur’-
dan ders almas› lâz›md›r; ve Nur yolunda giden her mü-
nevver, hakikî saadete kavuflacak ve yeryüzünün mahi-
yetini derk edecektir” diye, biz Ankara Nur Talebeleri
dahi ittifak ediyoruz. Ebedî hayat hazinesini gösteren
Kur’ân-› Hakîm’in nuru olan Risale-i Nur, elbette bir za-
man dünyay› ç›nlatan nurlu sesini yükseltecektir.
Madem, ‹slâm âlimleri, hadis-i flerife göre, dünya ikbal
ve heveslerinin peflinde koflmad›kça peygamberlerin en
emin vârisleridirler. Biz de Risale-i Nur’u onun tam vâri-
si biliyoruz. Risale-i Nur’un flahs-› manevîsi, hakikî vâris
olman›n esas›n› yaflam›fl ve yafl›yor. Onun karfl›s›na ç›-
kan körler ve sa¤›rlar ve hissis gafiller küçüleceklerdir.
Böyle muazzam bir olgunlu¤a sahip olan Risale-i Nur, el-
bette, bütün feylesoflar›, dünya ilim ve hak erbab›n› ça-
¤›racak ve her akl›selim ve kalb-i kerîm olan mübarek in-
sanlar› talebesi yapacak. Bu da inflaallah uzakta de¤il,
yak›nda tahakkuk edecektir.
akl-› selim:
iyiyi ve kötüyü fark
eden sa¤lam ak›l, sa¤duyu.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam›.
derk:
anlama, kavrama.
Ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
emin:
güvenilir, emniyet sahibi.
erbâb:
sahipler, malikler; ehil, la-
y›k.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan, filo-
zof.
gafil:
gaflette bulunan, endiflesiz,
nefsine uyarak Allah’›n emirlerini
unutan.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesizlik,
Allah’tan uzaklafl›p nefsin arzula-
r›na dalmak.
gayet:
son derece.
hadis-i flerif:
Peygamberimizden
aktar›lan sözlerin genel ad›.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
hâl:
flimdiki zaman.
heves:
nefsin hofluna giden, gelip
geçici istek.
ikbal:
arzu, istek.
ilim:
bilgi, marifet.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’ ma-
nas›nda kullan›lan bir dua.
istikbal:
gelecek zaman.
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme.
ittifak:
birleflme, fikir birli¤i etme.
kalb-i kerîm:
flerefli, izzetli cö-
mert kalp.
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal b›rakmayan.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
leziz:
lezzetli, tatl›.
Madem:
...den dolay›, böyle ise.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, ta-
biat›, niteli¤i.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
954 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
münevver:
nurlu, ›fl›kl›, par-
lak.
nafi:
faydal›.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
nurlu:
›fl›kl›, par›lt›l›.
peygamber:
Allah taraf›ndan
haber getirerek ‹lahî emir ve
yasaklar› insanlara tebli¤
eden elçi, nebi.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
saadet:
mutluluk.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir ce-
maatteb meydana gelen ma-
nevî flah›s.
tahakkuk:
gerçekleflme, ke-
sinleflme.
talebe:
ö¤renci.
tefekkür:
derin düflünme; efl-
yan›n hakikatini, yarat›c›n›n
s›rlar›n› kavramak ve ibret al-
mak için zihnen ve kalben
düflünme.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, in-
celeme.
tiryak:
en iyi çare, bafl ilâç.
vâfi:
yeterli, tam.
vâris:
mirasç›.
1...,944,945,946,947,948,949,950,951,952,953 955,956,957,958,959,960,961,962,963,964,...1390
Powered by FlippingBook