Hem flimdi birisi, hem ramazan- flerife, hem fleair-i s-
lâmiyeye, hem bu dindar millete büyük bir cinayeti yap-
t¤ vakit, muhaliflerinin, onun o vaziyeti hofllarna gitti-
¤i görüldü. Hâlbuki, küfre rza küfür oldu¤u gibi; dalâle-
te, fska, zulme rza da fsktr, zulümdür, dalâlettir.
Bu acip hâlin srrn gördüm ki; kendilerini millet na-
zarnda ettikleri cinayetlerinden mazur göstermek dama-
ryla, muhaliflerini kendilerinden daha dinsiz, daha cani
görmek ve göstermek istiyorlar.
flte bu çeflit dehfletli hakszlklarn neticeleri pek tehli-
keli oldu¤u gibi, içtimaî ahlâk da zirüzeber edip, bu va-
tan ve millete ve hâkimiyet-i slâmiyeye büyük bir sû-i
kast hükmündedir.
Daha yazacaktm, fakat bu üç nokta-i esasiyeyi flimdi-
lik dindar hürriyetperverlere beyan etmekle iktifa ediyo-
rum.
Said Nursî
ì@Ġ
Adnan Menderese gönderilmek niyetiyle evvelce
yazlan içtimaî hayatmza ait bir hakikatin hafli-
yesini takdim ediyoruz:
HAfiYE
Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunlar ve suiistimalleri ne-
ticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mesele-
sini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i slâmn
nazarnda Demokratlar düflürmemenin çare-i yegânesi
kendimce böyle düflünüyorum:
acip:
tuhaf, hayrette brakan.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
cani:
cinayet ifllemifl kimse, ac-
masz, gaddar.
çare-i yegâne:
tek çare, tek çkar
yol.
cinayet:
cana kyma, katl veya
bu derecede a¤r bir suç.
dalâlet:
iman ve slamiyetten ay-
rlmak, azmak.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
evvelce:
daha önce.
fsk:
hak yoldan veya hak yolun-
dan çkma, Allaha karfl isyan et-
me.
hakikat:
gerçek, esas.
hâkimiyet-i slâmiye:
slâmn
hakimli¤i, slâmiyetin hâkim ol-
950 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
mas.
hafliye:
dipnot.
hükmünde:
de¤erinde, yerin-
de.
hürriyetperver:
hürriyet se-
ver.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi gör-
me.
keyfî:
kanuna uymayarak,
keyfe, arzuya ba¤l.
küfür:
Allahn varl¤na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imanszlk.
mazur:
özürlü, özrü olan.
mesele:
konu.
muhalif:
muhalefet eden, bir
fiil ve düflünceye karfl zt dü-
flüncede bulunan.
nazar:
bakfl; düflünce, fikir.
nokta-i esasiye:
esas, temel
nokta.
rza:
raz olma, hoflnutluk.
suiistimal:
bir fleyi kötüye
kullanma.
suikast:
kötü kast, kötü ni-
yet; kötü kastla ifl yapma, tu-
zak kurma.
fleair-i slâmiye:
slâma ait
iflaretler, slâma sembol ol-
mufl ifl ve ibadetler.
tahrik:
bir kimseyi kötü bir ifl
yapmas için ileri sürme, kfl-
krtma.
takdim:
arz etme, sunma.
vaziyet:
durum.
zirüzeber:
altüst, karmakar-
flk, darmada¤n.
zuhur:
ortaya çkma.
zulüm:
hakszlk, eziyet, ifl-
kence.