Tarihçe-i Hayat - page 950

Hem flimdi birisi, hem ramazan-› flerife, hem fleair-i ‹s-
lâmiyeye, hem bu dindar millete büyük bir cinayeti yap-
t›¤› vakit, muhaliflerinin, onun o vaziyeti hofllar›na gitti-
¤i görüldü. Hâlbuki, küfre r›za küfür oldu¤u gibi; dalâle-
te, f›ska, zulme r›za da f›skt›r, zulümdür, dalâlettir.
Bu acip hâlin s›rr›n› gördüm ki; kendilerini millet na-
zar›nda ettikleri cinayetlerinden mazur göstermek dama-
r›yla, muhaliflerini kendilerinden daha dinsiz, daha cani
görmek ve göstermek istiyorlar.
‹flte bu çeflit dehfletli haks›zl›klar›n neticeleri pek tehli-
keli oldu¤u gibi, içtimaî ahlâk› da zirüzeber edip, bu va-
tan ve millete ve hâkimiyet-i ‹slâmiyeye büyük bir sû-i
kast hükmündedir.
Daha yazacakt›m, fakat bu üç nokta-i esasiyeyi flimdi-
lik dindar hürriyetperverlere beyan etmekle iktifa ediyo-
rum.
Said Nursî
ì@Ġ
Adnan Menderes’e gönderilmek niyetiyle evvelce
yaz›lan içtimaî hayat›m›za ait bir hakikatin hafli-
yesini takdim ediyoruz:
HAfi‹YE
Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunlar› ve suiistimalleri ne-
ticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mesele-
sini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i ‹slâm›n
nazar›nda Demokratlar› düflürmemenin çare-i yegânesi
kendimce böyle düflünüyorum:
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
cani:
cinayet ifllemifl kimse, ac›-
mas›z, gaddar.
çare-i yegâne:
tek çare, tek ç›kar
yol.
cinayet:
cana k›yma, katl veya
bu derecede a¤›r bir suç.
dalâlet:
iman ve ‹slamiyetten ay-
r›lmak, azmak.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
evvelce:
daha önce.
f›sk:
hak yoldan veya hak yolun-
dan ç›kma, Allah’a karfl› isyan et-
me.
hakikat:
gerçek, esas.
hâkimiyet-i ‹slâmiye:
‹slâm›n
hakimli¤i, ‹slâmiyetin hâkim ol-
950 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
mas›.
hafliye:
dipnot.
hükmünde:
de¤erinde, yerin-
de.
hürriyetperver:
hürriyet se-
ver.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi gör-
me.
keyfî:
kanuna uymayarak,
keyfe, arzuya ba¤l›.
küfür:
Allah’›n varl›¤›na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imans›zl›k.
mazur:
özürlü, özrü olan.
mesele:
konu.
muhalif:
muhalefet eden, bir
fiil ve düflünceye karfl› z›t dü-
flüncede bulunan.
nazar:
bak›fl; düflünce, fikir.
nokta-i esasiye:
esas, temel
nokta.
r›za:
raz› olma, hoflnutluk.
suiistimal:
bir fleyi kötüye
kullanma.
suikast:
kötü kas›t, kötü ni-
yet; kötü kas›tla ifl yapma, tu-
zak kurma.
fleair-i ‹slâmiye:
‹slâma ait
iflaretler, ‹slâma sembol ol-
mufl ifl ve ibadetler.
tahrik:
bir kimseyi kötü bir ifl
yapmas› için ileri sürme, k›fl-
k›rtma.
takdim:
arz etme, sunma.
vaziyet:
durum.
zirüzeber:
altüst, karmakar›-
fl›k, darmada¤›n.
zuhur:
ortaya ç›kma.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, ifl-
kence.
1...,940,941,942,943,944,945,946,947,948,949 951,952,953,954,955,956,957,958,959,960,...1390
Powered by FlippingBook