Tarihçe-i Hayat - page 960

“
Risale-i Nur
’u anlam›yorlar, yahut anlamak istemi-
yorlar. Beni skolastik batakl›¤› içinde saplanm›fl bir med-
rese hocas› zannediyorlar. Ben, bütün müspet ilimlerle,
asr-› hâz›r fen ve felsefesiyle meflgul oldum. Bu hususta
en derin meseleleri hallettim. Hatta bu hususta da baz›
eserler telif eyledim. Fakat, ben öyle mant›k oyunlar› bil-
miyorum, felsefe düzenbazl›klar›na da kulak vermem.
Ben, cemiyetin iç hayat›n›, manevî varl›¤›n›, vicdan ve
iman›n› terennüm ediyorum, yaln›z Kur’ân’›n tesis etti¤i
tevhid ve iman esas› üzerinde iflliyorum ki; ‹slâm cemiye-
tinin ana dire¤i budur. Bu sars›ld›¤› gün, cemiyet yoktur.
“Bana, ‘Sen fluna buna niçin sataflt›n?’ diyorlar. Far-
k›nda de¤ilim. Karfl›mda müthifl bir yang›n var. Alevleri
göklere yükseliyor. ‹çinde evlâd›m yan›yor, iman›m tutufl-
mufl yan›yor. O yang›n› söndürmeye, iman›m› kurtarma-
ya kofluyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemifl de,
aya¤›m ona çarpm›fl; ne ehemmiyeti var? O müthifl yan-
g›n karfl›s›nda bu küçük hâdise bir k›ymet ifade eder mi?
Dar düflünceler, dar görüfller!..
“Beni, nefsini kurtarmay› düflünen hodgâm bir adam
m› zannediyorlar? Ben, cemiyetin iman›n› kurtarmak yo-
lunda dünyam› da feda ettim, ahiretimi de. Seksen küsur
senelik bütün hayat›mda dünya zevki nam›na bir fley bil-
miyorum. Bütün ömrüm harb meydanlar›nda, esaret
zindanlar›nda, yahut memleket hapishanelerinde, mem-
leket mahkemelerinde geçti. Çekmedi¤im cefa,
görmedi¤im eza kalmad›. Divan-› harplerde bir cani gibi
muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket
ahiret:
dünya hayat›ndan sonra
bafllay›p ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
asr-› haz›r:
flimdiki as›r.
cani:
cinayet ifllemifl kimse, ac›-
mas›z, gaddar.
cefa:
eziyet, s›k›nt›, zulüm.
cemiyet:
topluluk, birlik.
divan-› harp:
harp divan›, askeri
mahkeme.
düzenbaz:
hile yapan, aldat›c›, hi-
lekâr.
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met.
esaret:
esirlik, tutsakl›k, hüküm
alt›nda bulunma.
evlât:
çocuklar.
eza:
eziyet, incitme, can yakma.
feda:
u¤runa verme.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
mifl ilimlere verilen genel ad.
hâdise:
olay.
960 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hall:
çözme, kar›fl›k bir mese-
leyi flüphe edilmeyecek dere-
cede aç›klama.
harp:
savafl.
hodgâm:
kendi keyfini düflü-
nen, bencil.
iman:
inanç, itikat.
k›ymet:
de¤er.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medrese:
e¤itim ve ö¤retim
kurumu.
mesele:
önemli konu.
muamele:
davranma, davra-
n›fl.
müspet:
pozitif.
müthifl:
dehflet veren, ürkü-
ten, dehfletli, korkunç.
nam:
ad.
nefis:
kötü vas›flar› kendisin-
de toplayan hay›rl› ifllerden
al›koyan güç.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
serseri:
gayesiz, hedefsiz;
öteden beri bafl›bofl olan.
skolâstik:
Orta Ça¤ yöntem-
lerine uygun.
telif:
eser yazma.
terennüm:
güzel güzel anlat-
ma.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
tevhid:
Allah’›n bir oldu¤una
inanma, birleme.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zindan:
hapishane.
1...,950,951,952,953,954,955,956,957,958,959 961,962,963,964,965,966,967,968,969,970,...1390
Powered by FlippingBook