Risale-i Nur
u anlamyorlar, yahut anlamak istemi-
yorlar. Beni skolastik batakl¤ içinde saplanmfl bir med-
rese hocas zannediyorlar. Ben, bütün müspet ilimlerle,
asr- hâzr fen ve felsefesiyle meflgul oldum. Bu hususta
en derin meseleleri hallettim. Hatta bu hususta da baz
eserler telif eyledim. Fakat, ben öyle mantk oyunlar bil-
miyorum, felsefe düzenbazlklarna da kulak vermem.
Ben, cemiyetin iç hayatn, manevî varl¤n, vicdan ve
imann terennüm ediyorum, yalnz Kurânn tesis etti¤i
tevhid ve iman esas üzerinde iflliyorum ki; slâm cemiye-
tinin ana dire¤i budur. Bu sarsld¤ gün, cemiyet yoktur.
Bana, Sen fluna buna niçin satafltn? diyorlar. Far-
knda de¤ilim. Karflmda müthifl bir yangn var. Alevleri
göklere yükseliyor. çinde evlâdm yanyor, imanm tutufl-
mufl yanyor. O yangn söndürmeye, imanm kurtarma-
ya kofluyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemifl de,
aya¤m ona çarpmfl; ne ehemmiyeti var? O müthifl yan-
gn karflsnda bu küçük hâdise bir kymet ifade eder mi?
Dar düflünceler, dar görüfller!..
Beni, nefsini kurtarmay düflünen hodgâm bir adam
m zannediyorlar? Ben, cemiyetin imann kurtarmak yo-
lunda dünyam da feda ettim, ahiretimi de. Seksen küsur
senelik bütün hayatmda dünya zevki namna bir fley bil-
miyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarnda, esaret
zindanlarnda, yahut memleket hapishanelerinde, mem-
leket mahkemelerinde geçti. Çekmedi¤im cefa,
görmedi¤im eza kalmad. Divan- harplerde bir cani gibi
muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket
ahiret:
dünya hayatndan sonra
bafllayp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
asr- hazr:
flimdiki asr.
cani:
cinayet ifllemifl kimse, ac-
masz, gaddar.
cefa:
eziyet, sknt, zulüm.
cemiyet:
topluluk, birlik.
divan- harp:
harp divan, askeri
mahkeme.
düzenbaz:
hile yapan, aldatc, hi-
lekâr.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
esaret:
esirlik, tutsaklk, hüküm
altnda bulunma.
evlât:
çocuklar.
eza:
eziyet, incitme, can yakma.
feda:
u¤runa verme.
felsefe:
madde ve hayat bafllan-
gç ve gaye bakmndan incele-
yen ilim.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
mifl ilimlere verilen genel ad.
hâdise:
olay.
960 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hall:
çözme, karflk bir mese-
leyi flüphe edilmeyecek dere-
cede açklama.
harp:
savafl.
hodgâm:
kendi keyfini düflü-
nen, bencil.
iman:
inanç, itikat.
kymet:
de¤er.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medrese:
e¤itim ve ö¤retim
kurumu.
mesele:
önemli konu.
muamele:
davranma, davra-
nfl.
müspet:
pozitif.
müthifl:
dehflet veren, ürkü-
ten, dehfletli, korkunç.
nam:
ad.
nefis:
kötü vasflar kendisin-
de toplayan hayrl ifllerden
alkoyan güç.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
serseri:
gayesiz, hedefsiz;
öteden beri baflbofl olan.
skolâstik:
Orta Ça¤ yöntem-
lerine uygun.
telif:
eser yazma.
terennüm:
güzel güzel anlat-
ma.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
tevhid:
Allahn bir oldu¤una
inanma, birleme.
vicdan:
insann içindeki, iyiyi
kötüden ayrabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zindan:
hapishane.