Tarihçe-i Hayat - page 956

Tahliller
UZUN B‹R AYRILIKTAN SONRA
Belki yirmi yedi, yirmi sekiz sene oldu Üstad› görme-
yeli. Onu görmek, mübarek simas›n› doya doya seyret-
mek için her zaman gidip ziyaret etmek istedi¤im hâlde,
meflguliyetten bir türlü vakit bulamad›m. Fakat o, kalp-
lerde yaflad›¤› için, manevî varl›¤› ile daima beraberdik.
Bu, gönüllerdeki ifltiyak› bir dereceye kadar tatmin et-
mez miydi? Kendisini görüp kucaklaflt›¤›m›z zaman,
onun nuranî simas›n›n verdi¤i zevk, maddî hasretin de
ne kadar büyük oldu¤unu gösterdi.
Üstatla tan›flmam›z k›rk seneyi geçti. O zamanlar he-
men her gün idarehaneye gelir; Akifler, Naimler, Fe-
ridler, ‹zmirlilerle birlikte saatlerce tatl› tatl› musâhabeler-
de bulunurduk. Üstat, kendine mahsus flivesiyle yüksek
ilmî meselelerden konuflur. Onun konuflmas›ndaki celâ-
det ve flahamet bizi de heyecanland›r›rd›. Harikulâde f›t-
rî bir zekâ, ‹lâhî bir mevhibe. En mu’dil meselelerde, ze-
kâs›n›n kudret ve azameti kendisini gösterir. Daima iflle-
yen ve düflünen bir kafa. Nakillerle pek meflgul de¤il.
Onun rehberi yaln›z Kur’ân; bütün feyiz ve zekâ kayna-
¤› bu. Bütün o lem’alar, do¤rudan do¤ruya bu kaynaktan
nebean ediyor. Bir müçtehit, bir imam kadar rey sahibi.
Kalbi bir Sahabî kadar imanla dolu. Ruhunda, Ömer’in
azamet:
büyüklük.
celâdet:
yi¤itlik, bahad›rl›k, kah-
ramanl›k, kuvvet ve fliddetlilik.
feyiz:
ilim, irfan; ihsan, ba¤›fl.
f›trî:
tabiî, do¤al.
harikulâde:
ola¤anüstü.
hasret:
özlem.
idarehane:
idare yeri, bir ifli yö-
netenlerin bulundu¤u yap›.
‹lâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-› Hakka
dair.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
imam:
mezheple ilgili konularda
kendisine uyulan ve önder olan
kimse.
iman:
inanç, itikat.
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
lem’a:
par›lt›.
956 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
maddî:
madde ile alakal›, cis-
manî.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mesele:
önemli konu.
meflguliyet:
u¤rafl›lan ve
meflgul olunan fley.
mevhibe:
ihsan, ba¤›fl, hedi-
ye, vergi.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müçtehit:
ayet ve hadisler-
den fler’î hükümler ç›karabi-
len, gerekli bütün ehillik flart-
lar›na sahip olan, genifl ve de-
rin bilgili din âlimi.
mu’dil:
zor, güç ve çetin.
musâhabe:
sohbet etme,
söyleflme, görüflme.
Nakl:
anlatma, söyleme, hi-
kâye etme.
nebean:
yerden ç›kma, kay-
nama, f›flk›rma.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak,
münevver.
rey:
görüfl, düflünce.
Ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
Sahabî:
Sahabeden olan kifli,
Hz. Muhammed’i görmüfl ve
O’nun sohbetinde bulunmufl
müslüman kimse.
flehamet:
zekâ ve ak›ll›l›kla
beraber olan cesaret, yi¤itlik.
sima:
yüz, çehre.
flive:
söyleyifl, telâffuz.
Tahlil:
zor bir meseleyi hal-
letme, de¤erlendirme.
tatmin:
insan›n kalbinin ma-
nevî olarak doymas›, huzur
ve sükûnete ermesi.
1...,946,947,948,949,950,951,952,953,954,955 957,958,959,960,961,962,963,964,965,966,...1390
Powered by FlippingBook