Tahliller
UZUN BR AYRILIKTAN SONRA
Belki yirmi yedi, yirmi sekiz sene oldu Üstad görme-
yeli. Onu görmek, mübarek simasn doya doya seyret-
mek için her zaman gidip ziyaret etmek istedi¤im hâlde,
meflguliyetten bir türlü vakit bulamadm. Fakat o, kalp-
lerde yaflad¤ için, manevî varl¤ ile daima beraberdik.
Bu, gönüllerdeki ifltiyak bir dereceye kadar tatmin et-
mez miydi? Kendisini görüp kucaklaflt¤mz zaman,
onun nuranî simasnn verdi¤i zevk, maddî hasretin de
ne kadar büyük oldu¤unu gösterdi.
Üstatla tanflmamz krk seneyi geçti. O zamanlar he-
men her gün idarehaneye gelir; Akifler, Naimler, Fe-
ridler, zmirlilerle birlikte saatlerce tatl tatl musâhabeler-
de bulunurduk. Üstat, kendine mahsus flivesiyle yüksek
ilmî meselelerden konuflur. Onun konuflmasndaki celâ-
det ve flahamet bizi de heyecanlandrrd. Harikulâde ft-
rî bir zekâ, lâhî bir mevhibe. En mudil meselelerde, ze-
kâsnn kudret ve azameti kendisini gösterir. Daima iflle-
yen ve düflünen bir kafa. Nakillerle pek meflgul de¤il.
Onun rehberi yalnz Kurân; bütün feyiz ve zekâ kayna-
¤ bu. Bütün o lemalar, do¤rudan do¤ruya bu kaynaktan
nebean ediyor. Bir müçtehit, bir imam kadar rey sahibi.
Kalbi bir Sahabî kadar imanla dolu. Ruhunda, Ömerin
azamet:
büyüklük.
celâdet:
yi¤itlik, bahadrlk, kah-
ramanlk, kuvvet ve fliddetlilik.
feyiz:
ilim, irfan; ihsan, ba¤fl.
ftrî:
tabiî, do¤al.
harikulâde:
ola¤anüstü.
hasret:
özlem.
idarehane:
idare yeri, bir ifli yö-
netenlerin bulundu¤u yap.
lâhî:
Allahla ilgili, Cenab- Hakka
dair.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
imam:
mezheple ilgili konularda
kendisine uyulan ve önder olan
kimse.
iman:
inanç, itikat.
ifltiyak:
aflr isteme, çok fazla ar-
zu etme.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
lema:
parlt.
956 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
maddî:
madde ile alakal, cis-
manî.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mesele:
önemli konu.
meflguliyet:
u¤rafllan ve
meflgul olunan fley.
mevhibe:
ihsan, ba¤fl, hedi-
ye, vergi.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
müçtehit:
ayet ve hadisler-
den flerî hükümler çkarabi-
len, gerekli bütün ehillik flart-
larna sahip olan, genifl ve de-
rin bilgili din âlimi.
mudil:
zor, güç ve çetin.
musâhabe:
sohbet etme,
söyleflme, görüflme.
Nakl:
anlatma, söyleme, hi-
kâye etme.
nebean:
yerden çkma, kay-
nama, fflkrma.
nuranî:
nurlu, flkl, parlak,
münevver.
rey:
görüfl, düflünce.
Ruh:
dirilik kayna¤, hayatn
temeli ve sebebi olan manevî
varlk.
Sahabî:
Sahabeden olan kifli,
Hz. Muhammedi görmüfl ve
Onun sohbetinde bulunmufl
müslüman kimse.
flehamet:
zekâ ve aklllkla
beraber olan cesaret, yi¤itlik.
sima:
yüz, çehre.
flive:
söyleyifl, telâffuz.
Tahlil:
zor bir meseleyi hal-
letme, de¤erlendirme.
tatmin:
insann kalbinin ma-
nevî olarak doymas, huzur
ve sükûnete ermesi.