Nurun talebeleri, ehl-i kalp ve imann hakikî kardeflleri-
dirler. Siz kardefllerimizin mektuplar bizlere hz veriyor
ve verecek.
Kurânn tefsiri olan Risale-i Nur, bize, dalâlette kal-
mann ve küfürle mücadele etmemenin bu zamanda bü-
yük ahmaklk oldu¤unu bildiriyor. Komünistli¤in, anar-
flistli¤in, masonlu¤un kuvvet kazand¤ bir devirde, en
mühim bir vazife, Nura hizmet etmek ve rza-i lâhîyi tah-
sil için, onu isteyene vermektir. Bu en bafl ve en ehem-
miyetli, en kymetli ve mübarek vazifemizden bizi dön-
dürmek isteyen en a¤r hücumlar dahi bizlerin hzn art-
tracaktr.
Risale-i Nur bize ö¤retiyor ve ispat ediyor ki, bu dün-
ya, bir misafirhanedir. Ebedî hayat isteyenler, misafirha-
nedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nispette memnun
edilirler. Demek ki, flimdi en esasl vazifemiz, bataklktan
kurtulmak isteyen ehl-i dinin, karanlktan usanmfl, gda-
sz kalmfl kalplerin yardmna koflmak, kendimizden bafl-
layarak Nurun dellâll¤n yapmaktr. Bilhassa ve bilhassa
fluras çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki, en baflta ve
en evvel Risale-i Nuru dikkat ve tefekkürle devaml ola-
rak okumak ve o muazzam eser külliyatndaki Kurân ve
iman hakikatleriyle kendimizi teçhiz etmek; ve bu esas
ve flartlarla, o harika eser külliyatn bir an evvel ikmâl et-
mektir. flte bu nimet-i uzmaya nail olan her genç ve her-
kes, bire yüz bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine
faydal olur; vatan, millet, gençlik ve âlem-i slâm çapn-
da hizmet edebilecek bir vaziyete gelebilir. Bunun için,
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
anarflist:
hiç bir düzen ve otorite
tanmayan, karflklk ve bozgun-
culuktan yana olan.
bilhassa:
özellikle.
dalâlet:
iman ve slamiyetten ay-
rlmak, azmak.
dellâl:
ilan eden, bir haberi du-
yurmak için yüksek sesle ba¤ra-
rak dolaflan kimse.
Ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l,
dindar olanlar.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
ehl-i kalp:
maneviyata çok ky-
met veren, kalben Cenab- Hakka
çok yaknlk hissedip çok hikmet-
lerden anlayan zat.
evvel:
önce.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
harika:
ola¤anüstü.
hücûm:
saldrma.
ikmal:
tamamlama, bitirme.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
Komünist:
bütün mallarn ortak-
lafla kullanld¤ ve özel mülkiye-
tin olmad¤ iddiasnda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
952 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
küfür:
Allahn varl¤na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imanszlk.
külliyat:
bir yazarn baslmfl
eserlerinin tamam.
mason:
dünyevi maksatlarla
kurulmufl, sk bir dayanflma-
y esas alan komitac teflkilâ-
tn mensubu.
misâfirhâne:
misafirlerin kal-
d¤ ev, geçici bekleme yeri.
muazzam:
çok büyük, ulu,
yüce.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mücadele:
savaflma, çatflma,
kavga.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
nimet-i uzma:
en büyük ni-
met, en büyük ihsan, lütuf.
nispet:
oran, ölçü.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
rza-y lâhî:
Allahn rzas,
hoflnutlu¤u.
tahsil:
elde etme, alma, ka-
zanma.
talebe:
ö¤renci.
teçhîz:
cihazlama, donatma.
tefekkür:
derin düflünme; efl-
yann hakikatini, yaratcnn
srlarn kavramak ve ibret al-
mak için zihnen ve kalben
düflünme.
tefsîr:
Kurânn mana bak-
mndan izah, açklamas.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum.