Tarihçe-i Hayat - page 947

Bu zamanda terbiye-i ‹slâmiyenin noksaniyetiyle ve
ubudiyetin zaafiyetiyle, benlik, enaniyet kuvvet bulmufl.
Memuriyeti hizmetkârl›ktan ç›kar›p, bir hâkimiyet ve
müstebidâne bir tahakküm ve mütekebbirâne bir merte-
be tarz›na getirdi¤inden, abdestsiz, k›blesiz namaz k›l-
mak gibi, adalet olmaz, esas›yla da bozulur ve hukuk-i
ibad da zirüzeber olur. Hukuk-i ibad, hukukullah hükmü-
ne geçemiyor ki hak olabilsin, belki nefsanî haks›zl›klara
vesile olur.
fiimdi, “Adnan Menderes gibi ‹slâmiyetin ve dinin
icaplar›n› yerine getirece¤iz” diye ve mezkûr iki kanun-i
esasiyeye karfl› muhalefet edip, tam z›dd›na olarak iki
dehfletli cereyan gayet büyük rüflvet ile halklar› aldatmak
ve ecnebîlerin müdahalesine yol açmak vaziyetinde hü-
cum etmek ihtimali kuvvetlidir.
Birisi:
Birinci kanun-i esasîye muhalif olarak, bir cani
yüzünden k›rk masumu kesmifl, bir köyü de yakm›fl. Bu
derece bir istibdad-› mutlak, her nefsin zevkine geçecek
memuriyete bir hâkimiyet suretinde rüflvet vererek, din-
dar hürriyetperverlere hücum ediliyor.
‹kinci hücum da,
‹slâmiyet milliyet-i kudsiyesini b›rak›p
—evvelkisi gibi— bir cani yüzünden yüz masumun hak-
k›n› çi¤neyebilen, zahiren bir milliyetçilik ve hakikatte
›rkç›l›k damar›yla, hem hürriyetperver dindar Demokrat-
lara, hem bütün bu vatandaki yüzde yetmifli sair unsur-
lardan bulunanlara, hem hükûmet aleyhine, hem bîçare
Türkler aleyhine, hem Demokrat›n takip etti¤i siyaset
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 947
I
SPARTA
H
AYATI
des ve k›ymetli milliyet.
müdahale:
kar›flma.
muhalefet:
birinin düflüncesine
z›t düflüncede bulunma, karfl›
koyma, bir düflünce, fiil veya ha-
rekete karfl› durma.
muhalif:
muhalefet eden, bir fiil
ve düflünceye karfl› z›t düflünce-
de bulunan.
müstebidâne:
müstebitçe, keyfî
ve bask›c› bir flekilde.
mütekebbirane:
kibirlenerek,
kendini be¤enmifllikle.
nefs:
kötü vas›flar› kendisinde
toplayan hay›rl› ifllerden al›koyan
güç.
nefsanî:
nefisle ilgili, nefsin arzu-
lar›na ait.
noksaniyet:
eksiklik, noksanl›k.
sâir:
di¤er, baflka, öteki.
suret:
biçim, flekil, tarz.
tahakküm:
zorbal›k etme, zorla
hükmetme, hükmü alt›na alma.
terbiye-i ‹slâmiye:
‹slâmî terbi-
ye.
ubudiyet:
kulluk.
vaziyet:
durum.
vesile:
arac›, vas›ta.
zaafiyet:
zay›fl›k, güçsüzlük, der-
mans›zl›k.
zahiren:
görünüflte.
zir ü zeber:
altüst, karmakar›fl›k,
darmada¤›n.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
bîçare:
çaresiz, zavall›, flaflk›n.
cani:
cinayet ifllemifl kimse,
ac›mas›z, gaddar.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
ecnebi:
yabanc›.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
evvel:
önce.
gayet:
son derece.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, esas.
hâkimiyet:
hâkim olufl, hük-
medifl, egemenlik.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
hücûm:
sald›rma.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
hukûk-› ibat:
kullar›n huku-
ku, insan hukuku.
hukukullah:
Allah’›n hukuku.
hürriyetperver:
hürriyet se-
ver.
icap:
gerekme hali, gerekli ol-
ma.
ihtimal:
olabilirlik.
istibdat-› mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tan›mayan tam
bask›, tam diktatörlük.
kanun-› esasî:
ana prensipler,
anayasa.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
memuriyet:
memurluk.
mertebe:
derece.
mezkûr:
zikredilen, ad› ge-
çen, an›lan.
milliyet-i kudsiye:
mukad-
1...,937,938,939,940,941,942,943,944,945,946 948,949,950,951,952,953,954,955,956,957,...1390
Powered by FlippingBook