flahameti var. Yirminci asrda Devr-i Saadeti nefsinde ya-
flatan bir mümin. Bütün hedefi iman ve Kurân.
slâmn gayetül-gayesi olan Tevhid ve Allaha
iman esas, onun ve Risale-i Nurun en büyük umdesi-
dir. Devr-i Saadette, Müslümanl¤n ilk kurulufl zamanla-
rnda olsayd, Hazret-i Peygamber, Kâbedeki putlarn
parçalanmas vazifesini ona verirdi. fiirke ve putperestli-
¤e o derece düflmandr.
Mücahede ile gönüllerde iman ve Kurân hakikatlerini
yerlefltirmek için geçen uzun, bir asra yakn bir ömür.
Fazilet ve flahametle geçen bir ömür. Harp meydanlarn-
da, mücahitlerin önünde, klç elinde, dimdik ayakta düfl-
mana saldran bir kahraman. Esarette, düflman kuman-
danna karfl koyan bir kahraman. dam sehpasnda, düfl-
man kumandann düflündüren, insafa getiren bir kahra-
man...
Millet ve memleket için cann vermekten zerre kadar
çekinmeyen bir fedai. Fitnenin, bozgunculu¤un en müt-
hifl düflman. Milletin menfaati için, her türlü zulme, ifl-
kenceye tahammül ediyor. Ona zulmedenlere beddua bi-
le etmez. Onu zindanlara atanlara, ancak salâh ve iman
temennî eder. Gaye u¤runda ölüm, onun için basit bir
fleydir.
Kendisi bir çanak çorba, bir bardak su, bir lokma ek-
mekle tagaddi eder. Elbisesi pek basit ve fakirânedir. Be-
yaz Amerikan bezinden pamuklu bir hrka. Çamaflrn
kirlenmeden de¤ifltirir ve temizletir. Temizli¤e fevkalâde
TARHÇE- HAYATI
| 957
I
SPARTA
H
AYATI
flehamet:
zekâ ve aklllkla bera-
ber olan cesaret, yi¤itlik.
sehpa:
idama mahkûm olanlarn
idam edildi¤i üç ayakl düzen, da-
ra¤ac.
fiirk:
Allaha ortak koflma, Al-
lahtan baflka yaratcnn bulun-
du¤una inanma.
tagaddi:
gdalanma, gda alma,
beslenme.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl koyabil-
me, katlanma.
temenni:
olmasn veya olmama-
sn isteme; dilek, istek, arzu.
Tevhid:
Allahn bir oldu¤una
inanma, birleme.
umde:
esas alnacak fley; ilke,
prensip, rükün.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça.
zindan:
hapishane.
zulüm:
hakszlk, eziyet, iflkence.
asr:
yüzyl.
beddua:
bir kimsenin kötü ol-
mas için dua, kötü dua.
Devr-i Saadet:
saadet devri;
Resulullahn yaflad¤ devre
verilen isim.
Esaret:
esirlik, tutsaklk, hü-
küm altnda bulunma.
fakirâne:
fakircesine.
Fazilet:
de¤er, meziyet, iman
ve irfan itibariyle olan yüksek
derece.
fedaî:
cann esirgemeyen,
mühim bir maksat u¤runa ca-
nn vermeye hazr bulunan.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
Fitne:
karflklk, bozgunculuk,
azgnlk.
gayetülgaye:
asl maksat, ni-
haî gaye.
hakikat:
gerçek, esas.
Harp:
savafl.
iman:
inanç, itikat.
kumandan:
komutan.
menfaat:
fayda.
Mücahede:
savaflma, müca-
dele.
mücahit:
cihat eden, sava-
flan.
mümin:
iman eden, inanan.
müthifl:
dehflet veren, ürkü-
ten, dehfletli, korkunç.
nefs:
kötü vasflar kendisin-
de toplayan hayrl ifllerden
alkoyan güç.
putperest:
puta tapan, putu
tanr edinen.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
salâh:
düzelme, iyileflme, iyi-
lik.