itina eder. Kâ¤t paray tutmaz ve üstünde taflmaz. Mâ-
melek namna dünyada hiçbir fleyi yok. Kendi için yafla-
maz, cemiyet için yaflar.
Yaps ufak tefektir; fakat heybetlidir, haflmetlidir. Göz-
leri birer flems-i tâban gibi nur saçar. Bakfllar flahanedir.
Maddeten, belki dünyann en fakir adamdr; fakat ma-
neviyat âleminin sultandr.
Seksen küsur senenin âlâm yüzünde bir burufluk yapa-
mamfl, yalnz saçlarn a¤artmfltr. Rengi, pembe beyaz-
dr. Sakal yoktur. Bir delikanl kadar zindedir. Halim ve
selimdir; fakat, heyecana geldi¤i zaman bir arslan tavr
alr, iki dizinin üstüne do¤rulur, bir flahenflah gibi konuflur.
En sevmedi¤i fley siyasettir. 35 senedir bir gazeteyi eli-
ne almfl de¤ildir. Dünya fluunu ile alâkasn kesmifltir.
Akflam namazndan sonra ferdas ö¤leye kadar kimseyi
kabul etmez, ibadetle meflgul olur. Pek az uyur. Talebe-
lerini de siyasetten fliddetle meneder. Memleketin her ta-
rafnda 600 bini mütecaviz, belki bir milyonu bulan tale-
beleri memleketin en faziletli evlâtlardr. Üniversitenin
muhtelif fakültelerinde müspet ilimler tahsil eden flakirt-
leri pek çoktur; yüzlercedir, binlercedir. Hiçbir Nur Tale-
besi yoktur ki, snfnn en faziletlisi, en çalflkan olma-
sn. Memleketin her tarafnda bulunan bu yüz binlerce
Risale-i Nur Talebesinden hiçbirinin, hiçbir yerde asayifli
muhil hiçbir hareketi, hiçbir vakas yoktur. Her Nur
Talebesi, hükûmetin, nizam ve intizamn tabiî birer mu-
hafzdr; asayiflin manevî bekçisidir.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
âlâm:
kederler, elemler, aclar.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hakimiyetin sa¤lanmas.
cemiyet:
manevî birlik teflkil
eden topluluk.
evlât:
veletler, çocuklar.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman ve
irfan itibariyle olan yüksek dere-
ce.
ferda:
yarn, ertesi gün.
Halîm:
yumuflak huylu, uysal.
haflmet:
ihtiflam, heybet, büyük-
lük.
heybet:
sayg ile birlikte korku
hissini veren hal, büyüklük.
ilim:
okuyarak ö¤renilen bilgi.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
958 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
itina:
bir ifli yaparken gösteri-
len özel dikkat, çok dikkat et-
me, özen gösterme.
Maddeten:
maddî olarak.
Mamelek:
ne varsa, var yo-
¤u, olan biteni; olanca fley.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maneviyat:
mana alemine
ait olanlar, hisse ve inanca ait
fleyler.
men:
yasak etme, engelleme.
muhâfz:
koruyucu, bekçi.
muhil:
hileci, hilekâr.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli.
müspet:
pozitif.
mütecaviz:
aflkn, fazla, çok.
nam:
ad.
nizam:
düzen, tertip; düzgün-
lük.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
flahane:
mükemmel, muhte-
flem.
flahenflah:
flahlarn flah, padi-
flahlarn padiflah, en büyük
padiflah.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
selim:
temiz, samimî.
flems-i tâbân:
flkl, parlak
günefl.
fluun:
olaylar, vakalar, hâdi-
seler.
tahsil:
ilim ö¤renme, bilgi
edinme, ö¤renim.
talebe:
ö¤renci.
vaka:
vuku bulan, olay, hadi-
se.
zinde:
dinç, sa¤lam, güçlü,
kuvvetli.